Lut Aleyhi selam., Hazreti İbrahim'in [a.s] kardeşi Harran'ın oğludur. Hâzreti İbrahim [a.s], yaşadığı bölgeden âyrılınca yeğeni Lut'u [a.s] da kendisiyle beraber Harran bölgesine götürdü.Fakat, bir müddet sonra Sodom bölgesine gitti ve buradaki insanlara ilahi mesajı iletmek üzere, peygamber olarak vazifelendirildi. Lut Aleyhisselam'ın peygamber olarak gönderildiği kavim, ahlaksızlık ve yakışıksızlık noktasında çok ileri gitmişlerdi. Bu insanlar, kadınlar yerine erkeklere karşı şehvet duyguları besler ve hiç utanmâdan bu duygularını açıklarlardı. İnsanlığın fıtratına ters olân bu duygu, söz konusu insanları hayvandan çok âşağı dereceye düşürmüştür. Çünkü hayvanlar bile hemcinsleriyle böyle bir eylemde bulunmazlar. Lut Aleyhisselam, insanları bu kötü fiillerinden vazgeçirmek ve de kendisine tâbi olmalarını sağlamak amacıyla Yüce Allah'ın emirlerini onlâra tebliğ etmiştir. Bu kavim kendilerinden önce hiçbir kâvmin işlemediği bir çirkinliği işliyorlardı. Onları akıllı olmaya, hanımlarını bırâkıp hemcinsleriyle giriştikleri bu çirkin eylemden vazgeçmeye davet etti. Yaptıkları iş, ne dine, ne insanlığa ve ne de ahlaka sığmayan bir hareketti. Onları, Yüce Allah'ın meşru kıldığı nikahlı hanımları ile beraber olma yolunu seçmeye davet etti. [Artık Allah'a karşı gelmekten sakınınız ve bana itaat edin." "Rabbinizin sizler için yarattığı eşlerinizi bırakıp da, insanlar içinden erkeklere mi yaklaşıyorsunuz? Doğrusu siz sınırı aşmış [sapık] bir kavimsiniz!] [Doğrusu, dedi, ben sizin bu işinizden tiksinmekteyim.] (Şuara Suresi, 163, 165, 166) ". Gerçekten siz, daha önce hiçbir milletin yapmadığı bir hayasızlığı yapıyorsunuz!" (Ankebut Suresi, 28) Lut Aleyhisselam'ın bütün ikazlarına rağmen kendisine tabi olmadıkları gibi, kötü huylarını da devam ettirdiler. Bunun üzerine, söz konusu tavırlarını devam etmeleri halinde İlahi gazaba uğrayacaklarını söyledi. [Siz ille de erkeklere yaklaşacak, yol kesecek ve toplantılarınızda edepsizlikler yapacak mısınız! Kavminin cevabı ise, şöyle demelerinden ibaret oldu: [Yaptıklarımızın kötülüğü ve azaba uğrayacağımız konusunda] doğru söyleyenlerden isen, Allah'ın azabını getir bize!] (Ankebut Suresi, 29) Yaptıkları çirkinliklerinin yüzlerine vurulmasından ve azapla korkutulmaktan rahatsız olan kavim, Allah'ın elçisini tehdit etmeye başladılar. Davasından ve tebliğinden vazgeçmediği takdirde sürgün edecekleri ve kovacakları tehdidinde bulundular. "Onlar şöyle dediler: Ey Lut! [bu davadan] vazgeçmezsen, iyi bil ki, sürgün edilmişlerden olacaksın." (Şuara Suresi, 167) Bununla da kalmayarak, "Eğer sen doğru sözlü isen, bize Allah'ın azabını getir de görelim. Biz senin sözüne inanmıyoruz. Vaadettiğin azabı getir de görelim." (Bünyamin Ateş, Peygamberler Tarihi, s. 293) deme küstahlığında bulundular. Yapılacak başka bir şeyin kalmadığını gören Lut Aleyhisselam, Yüce Allah'a dua etmeye başladı. [Rabbim! Beni ve ailemi, onların yapageldiklerinden "vebalinden" kurtar.] (Şuara Suresi, 169) "Şu fesatçılar güruhuna karşı bana yardım eyle Rabbim! Dedi." (Ankebut Suresi 30)