Hz. Ebubekir (r.a.) Kisiligi ve Yönetimi Hazreti Ebu Bekir Sıddık (573 – 634) (r.anha)'nın ismi Abdullah’tır. Tertemiz nesebi, Resul-i Ekrem Efendimiz (s.a.v)'in altıncı batındaki dedesi Mürre bin Ka‘b ile birleşir. Allah Resulü'nden iki yaş küçüktür. İslam’dan önceki 38 senelik yaşamında boyunca hiç içki kullanmamış, put perestlere tapmamış, sürekli nezih ve örnek bir şahsiyet sergilemiştir. Resul-i Ekrem Efendimiz (s.a.v), peygamberliğini ilan ettiğinde, hemen iman etmiştir ve erkeklerden ilk olarak İslam ile şereflenen odur. Hazret-i Ebu Bekir (r.anha), Allah Azze ve celle ve O’nun en sevgili Rasulü’nün en sevgili dostudur.(Bkz. Buhârî, Ashâbu’n-Nebî, 5; Müslim, Fedâilu’s-Sahâbe, 8; Tirmizî, Menâkıb, 14.) Kur’ani ifade ile; “İkinin İkincisi”dir. (Bkz. et-Tevbe, 40.) Canıyla, malıyla ve ailesiyle Resul-i Ekrem Efendimiz’in etrafında adeta pervane olmuş, ömrünü ve bütün varlığını İslamın muhafazası ve neşri için vakfetmiştir. Hazret-i Ebubekir (r.anha) dini idrak etme hususunda son derece ferasetli, sır ve hikmetlere vukufiyette yüksek feraset sahibi, nerede, ne zaman ve nasıl konuşacağını gayet iyi bilen, yumuşak huylu ve çok cömert bir yiğit idi. Az konuşur; halifeliği döneminde de kumandan ve valilerine az konuşmalarını tavsiye etmiştir. Ayet-i kerimeleri ve Resul-i Ekrem Efendimiz (s.a.v)'in sözlerini en iyi o anlardı.(Bkz. Buhârî, Ashâbu’n-Nebî, 3; Müslim, Fedâilu’s-Sahâbe, 2; Ebû Dâvûd, Melâhim, 17/4338; Tirmizî, Tefsîr 22/3171, Menâkıb 15/3659; Nesâî, Cihâd 1.) Çünkü ömrü boyunca Allah Resulü'nden hiç ayrılmamıştı ve bedenen ayrı kaldığı kısa dönemlerde bile kalben Allah Resulü'yle beraber olarak sürekli bir rabıta halinde bulunurdu. Ashab-ı kiram, Ebu Bekir Efendimiz’in değerini bilir; "Onu kızdırırsak, Resul-i Ekrem (s.a.v) gazaplanır, Allah Resulü gazaplanınca da Allah Azze ve celle gazap eder ve biz helak oluruz!" diye ona karşı çok dikkatli davranırlardı.(Bkz. Ahmed, IV, 58; Hâkim, II, 188/2718.) Resul-i Ekrem Efendimiz (s.a.v) ona şu ebedi müjdeyi vermişlerdi: "–Ey Ebu Bekir! Ümmetimden Cennet’e ilk girecek kişi olman sana kafi değil midir?!" (Ebu Davud, Sünnet, 8/4652) Ebubekir'in şahsiyeti ve karakterleri Hazret-i Ebu Bekir (r.anha) fıtraten halim-selim olup, engin bir şefkat ve merhamete sahipti. Bununla beraber vazife ve mesuliyet konusunda zerre kadar müsamaha göstermezdi. Fikirlerindeki isabeti, muamelatında ki doğruluk ve nezaketi, tecrübesinin genişliği, nefsine hakimiyeti, hayırseverlik ve samimiyetiyle herkes tarafından çok sevilirdi. Sevimli, güler yüzlü, hoş-sohbet, muamelesi ve ahlakı güzel bir Allah ve Rasulullah dostu idi. İnsanlar onunla kolayca ülfet eder ve kendisine olan muhabbetleri gittikçe artardı. Cahiliye döneminde bile mütevazı bir hali vardı. Gayet vakur, cömert ve alicenap bir şahsiyet ve karaktere sahipti.(Bkz. İbn-i Sa‘d, III, 188; Ramazanoğlu Mahmud Sâmi, Hazret-i Ebû Bekir Sıddîk, s. 115-118.) Hayatında muazzam bir denge vardı ve her zaman büyük bir tevazu ve mahviyet sergiledi, ancak asla zillet ve acziyet göstermedi. Sürekli vakarlı oldu, ama gurur ve kibre kapılmadı. Son derece affedici, müsamahakar, mülayim ve yumuşak huylu yaşadı, ancak gerektiğinde de sert ve cesur olmasını bilirdi ve her haliyle büyük bir muvazene ve itidal numunesiydi.