Hz. Alinin cenazesini kim defnetti Cenaze namazını Hz. Hasan kıldırdı ve başkanlık köşkünün yakınına defnedildi. Kabrini gizlediler. Ebu Bekir b. Ayyaş "Hariciler kabri deşmesinler diye kabri belli edilmedi." der. Şerik ve diğer bir ravi de "Hz. Ali'nin cesedini oğlu Hasen b. Ali Kûfe'den alıp Medine'ye nakletti" diye iddia eder. Müberred de Muhammed b. Habib'in "Bir kabirden öbür kabir ilk taşınılan zat Hz. Ali'dir" dediğini rivayet ediyor. Salih b. Ahmed en-Nahvî, Salih b. Şuayb aracılığıyla Hasen b. Şuayb el-Ferevî'den anlatıyor: -Hz. Ali'nin cesedi bir sandığa konulup üzerine çokça Kâfur serpilip bir deveye yüklendi. Medine'ye götürmek istiyorlardı. Tay kabilesinin diyarına geldiklerinde bir gece deveyi kaybettiler. Deveyi Tay kabilesinden bazıları görüp sandıkta mal var zannederek tutup götürdüler. Açıp da cesedi görünce paniğe kapıldılar. Onu defnedip deveyi de kesip yediler. Mutayyıın der ki: Eğer Rafizîler şu Küfe dışında (bu gün içinde) Hz. Ali'dir diye ziyaret edilen kabirdeki yatanın kim olduğunu bir bilseler kesinlikle kabri taşa tutarlardı. Zira o Muğira b. Şu'be'nin kabridir. (Eğer orası Hz. Ali'nin kabri orada olsa ben de evimi yanı başına getirir öldüğümde oraya defnedilmemi vasiyet ederdim.) Ebu Ca'fer el-Bakır "Hz. Ali öldüğü zaman elli sekiz yaşı içindeydi." der. Yine Ebu Ca'fer Muhammed'den Hz. Ali'nin altmış üç yıl yaşadığı da rivayet edilir. Hem bu rivayet Muhammed b. Hanefiyyeden de altmış üç olarak nakledilir. Bunu Ebu İshak es-Sübeyî ve Ebu Bekr b. Ayyaş (r.a.) altmış üç ya da altmış dört yaşında vefat etti." Sözü de bu görüşü güçlendiriyor. Ca'fer-i Sadık babasının "Hz. Ali (r.a.) on yedi cariyesi var idi." dediğini söyler.[9] (İbni Asakir der ki: Hz. Ali'nin cariyelerinin çok olması -şehveti için değil- neslinin çoğalması arzusundan idi.) Ebu İshak es-Sübey'î, Hubeyş b. Yerim'den nakleder: Hz. Hasan b. Ali (r.a.) bize bir hitabede bulunup, "Dün aranızdan öyle bir zat ayrıldı ki "ilimde ne kendinden öncekiler onu geçebildi ne sonrakiler ona yetişebildi. Rasulullah (s.a.v.) sancağı ona verirdi de o fetih gerçekleşmeden geri gelmezdi. (Cebrail sağında Mikail solunda onunla beraber çarpışıyorlardı. Öldüğünde) ne sarı (dinar) ne beyaz (dirhem) bıraktı. Sadece onun ihsan için ayırdığı paradan yedi yüz dirhem vardı. Onu ailesine bir hizmetçi edinmek için ayırmıştı. Yine Ebu İshak, Amr el-Esam'dan naklediyor: -Hz. Hasan b. Ali'ye: "Şia (Hz. Ali taraftarları) Hz. Ali'nin kıyamet kopmadan önce kesin dünyaya geri gönderileceğini iddia ediyorlar, ne dersin?" dedim. Hz. Hasan "Yalan söylüyorlar. Vallahi bunlar Ali'nin Şiası (taraftarları) olamaz. Biz babamın geri geleceğini bilsek onun hanımlarını evlendirmez, mirasını bölüştürmez idik." dedi. Bu haberi Şerik, Ebu İshak isnadıyla Amr el-Esam yerine Asım b. Damr isnadıyla Hz. Hasan'dan rivayet eder.