Hürrem Sultan’ın Gerçek Hayatı HÜRREM SULTAN Batı kaynaklarında Roxelana adıyla yer alır. Aslen nereli olduğu ve hayatının ilk yılları hakkında bilgi yoktur. Rus kökenli olduğu ileri sürülse de bugünkü Ukrayna’da, Dinyester nehri yakınlarında bulunan Lvov’a yakın bir kasaba olan Rogatin’den (Rohatayn) bir rahibin kızıdır. Kırım Tatarları tarafından Kanuni Sultan Süleyman’ın sarayına gönderildi. Harem’e girdiği zaman geleneklere uygun olarak kendisine yeni bir isim verilirken, yüzünde daima bir gülümseme havası olduğu için “sevinçli, gönül açıcı, şen” mânâlarına gelen Hürrem adı seçildi. Saray’da iyi bir eğitim ve terbiye aldı. Bedenen çok güzel olmasa da parıldayan gülüşü, sağlam iradesi, müzik yeteneği, zekası ve zarifliği ile kısa zamanda Sultan Süleyman’ın gönlünü kazanmayı ve haremde ön plana çıkmayı başardı. İlk çocuğu Mehmet’i 1521’de dünyaya getirdikten sonra cariyelikten haseki sultanlığa terfi etti. Ardından sırasıyla Mihrimah, Aptullah, Selim, Bayezid, Cihangir’i dünyaya getirdi. Kanuninin annesi hafsa Sultan’ın 1534’te vefatından sonra, en büyük rakibi şey sade Mustafa’nın annesi Mahidevran Sultan’ı sarayda uzaklaştırarak haremin tek hakimi oldu. Bundan sonraki hayatını oğullarından birinin, Sultan Süleyman’ın ardından Osmanlı tahtına geçmesini sağlamaya adadı. Ancak onlardan birini tahta geçtiğini göremeden, 26 Cemaziyelahir 965’te (15 Nisan 1558) yakalandığı sıkma veya kulunç hastalığından vefat etti. Cenaze namazı Şeyhülislam Ebussuud Efendi tarafından kıldırıldı ve Süleymaniye camii haziresine defnedildi. Sultan Süleyman ile Hürrem Sultan birbirlerine büyük bir sevgiyle bağlı idi. Kanuni, şiirlerinde eşine olan aşkını içten ve samimi bir şekilde dile getirmiş; kendisine “Benim İstanbul’um, benim Karaman’ım, benim Bağdat’ım, benim Horasan’ım” şeklinde hitap ederek, ülkeler kadar değerli olduğunu ifade etmişti. Hürrem Sultan, ardında büyük hayır eserleri bırakmıştır. Bunlardan en önemlisi, İstanbul’da halen kendi ismiyle anılan Haseki semtindeki camii, medrese, mektep, imaret ve darüşşifadan oluşan külliyetir. Bu yapılar, Sinan’ın da mimarbaşı sıfatıyla İstanbul’da inşa ettiği ilk külliyedir. Hürrem sultan, yine İstanbul’da bir imaret ve iki hamam yaptırmış, Edirne ve Ankara’da da Külliyeler inşa ettirmiştir. Ayrıca Kudüs’te bir Darülaceze ve imaret ile Mekke ve Medine’de hayır eserleri meydana getirmiştir. Başta Haseki külliyesi olmak üzere yaptırdığı bütün eserler için yüksek gelirli vakıflar bırakmıştır. Kanuni Sultan Süleyman da eşinin vefatından sonra onun için hayır eserleri yaptırmış ve bunlar için gelir kaynakları vakfetmiştir.