Hülagu Han’ın Abbasi halifesini öldürmesi Cengiz Han‘ın torunuydu o. İran’da, daha sonraki dönemlerde İlhanlılar adıyla anılacak olan Moğol Devleti’ni kurmuş, yeryüzüne gelmiş en barbar hükümdarlardan biri olarak tanınmıştı. Kan dökme hususunda dedesini bile geçtiği söyleniyordu. Özellikle Müslümanlara karşı amansız bir kin besliyor, Bağdat’ı ele geçirip Abbasi hilafetine son vermek istiyordu. 1258 yılında bu işi başarıp son Abbasi halifesi Mu’tasım Billah’ı keçeden yapılmış bir çuval içine koyarak at toynaklarının altında ezerek öldürmüş, şehrin hıristiyan ahalisine fazla bir zarar vermediği halde bütün Müslümanların katledilmesini emretmişti. Bağdat’ın hazinelerini tamamen soyduktan sonra şehri ve özellikle kütüphaneleri yakarak antika değerindeki sayısız elyazması eserin küllerini Dicle Nehri’ne döktürmüştü. 2. körfez Savaşıyla Irak’a giren ve halkın bütün mal varlığına el koyarak müzeleri dahi soyan ABD askerlerine hakkıyla örneklik etmiş gibiydi!.. Nitekim Harlem sokaklarından koparılıp asker yapılan ABD’nin serseri çocukları, olmadık tecavüzlere girişip Müslümanlara yıllarca kan kusturmuşlardır Hülagu Han, Moğol hanları içinde en vahşi ve en çok kan döken kişiydi. Döneminde kaleme alınmış eserlerden de anlaşıldığı gibi o hıristiyanları ve Şiileri koruyup kolladığı halde Sünnî müslümanlara en küçük tolerans göstermemiş, girdiği şehirleri harabeye çevirip halkını kılıçtan geçirmiştir. Sadece Bağdat’ta ve birkaç gün içinde katlettigi müslümanların sayısı on binlerin üzerindeydi. 1225-1286 yılları içinde yaşayan dönemin Süryani tarihçisi Ebû’l Fereç konuyla ilgili olarak şu ilginç bilgileri veriyor: “Moğolların kılıçlarını çekerek bütün Bağdat ahalisini öldürdüler. Öldürülenler on binlerce idiler ve bilhassa İberyalılar çok kan döktüler. Katolikus bütün hıristiyanları üçüncü pazar kilisesine topladı, onları burada himaye etti ve Hristiyanların biri de zarara uğramadı. Zengin Araplar servetlerinin büyük kısmını Katolikus’a getirdiler ve canlarını kurtardıkları taktirde servetlerini istirdat etmek istediler, fakat hepsi de öldürüldüler. Hanlar hanının gazabı bir dereceye kadar yatıştıktan sonra sefil halifeyi huzuruna getirtti, onu mahkum etti ve katl olunmasını emretti. Halife bir çuval parçasının içine kondu, çuvalın etrafı dikildi ve bu adam tepile tepile öldürüldü. Bir şekilde hareket etmelerinin sebebi bazı Arapların: “bu adamın kanı yeryüzüne dökülürse bir daha yağmur yağmaz ve buradan ateşler fışkırır” diyerek Hanlar hanını korkutmaları idi. Abbas oğullarının saltanatı bu şekilde son bulduğu gibi Arapların diğer saltanatları da sarsılmağa başladı. Moğolların saltanatı iç memleketlerde de dış memleketlerde de sağlamlanmış ve muzaffer olmuştu.” Adlı vahşet ve zulümle anılır olduğundan, kendisinden asırlar sonra bile sadece sevgilisine sitem için gazel yazan Nedim de Hülagu’nun ismini anmakta ve aynen şunları söylemekteydi: “Tahammül mülkünü yıktın, Hülagu Han mısın, kâfir?! Aman dünyayı yaktın, âteş-i sûzan mısın, kâfir?!” Yüce Mevlanın takdirine bakınız ki önceleri Şaman, sonra Budist olup sayısız Müslümanın kanını döken Hülagu’nun kendisinden sonra yerine geçen oğullarından biri İslamiyeti seçmiş ve samimi bir Müslüman olarak tahta oturmuştur. Tarihte Ahmet Teküdar adıyla bilinen bu İlhanlı hükümdarı iki sene gibi kısa bir süre sonra yeğeni Argun ve adamları tarafından tahttan indirilip şehid edilmişse de Argun’dan sonraki İlhanlı hükümdarlarının hemen hepsi Müslümanlığı kabul etmişlerdir.