Hudeybiye Antlaşması ve Mekke'nin Fethi Mute Savaşı'nın üzerinden üç ay geçmişti. Hudeybiye Antlaşması'na göre Mekkeli müşrikler ile müslüman arasında on yıl süreyle savaş yapılmayacaktı. Antlaşmaya göre her iki taraf birbirlerinin müttefikleri ile de barış içinde olmak zorundaydı. Ancak Mekkeliler, müslümanların müttefiki olan Huzaa kabilesinde yapılan bir saldırıyı desteklediler. Böylece antlaşma bozulmuş oldu. Bir süre sonra Hz. Peygamber (s.a.v) sefere hazırlıklarına girişti; ancak seferin nereye yapılacağını gizli tuttu. Medine'deki Müslümanların yanı sıra yeni müslüman olmuş kabilelerin de sefere katılmaları istendi. Resulullah'ın (s.a.v) amacı, Mekke'ye kan dökmeden girmekti. Bunun için de Kureyş'i büyük bir ordu ile toprklarında, ani bir baskınla kuşatacak ve onları teslim olmaya zorlayacaktı. Hazırlıklar yapıldı ve ordu yola çıktı. Mekke civarına gelindiğinde ordu, yolda katılanlarla birlikte yaklaşık 10.000 kişi olmuştu. Hz. Peygamber (s.a.v) gece olunca her askerin bir teş yakmasını emretti. Kamp ateşlerini gören müşrikler orduyu olduğundan da büyük zannederek korkuya kapıldılar. Ebu Süfyan başkanlığındaki bir heyeti elçi olarak Resulullah'a (s.a.v) gönderdiler. Ebu Süfyan ve arkadaşları ertesi sabah Mekke'ye müslüman olarak döndüler. Ebu Süfyan, Müslümanların karşı konulamayacak kadar büyük bir ordu ile geldiklerini Mekkelilere haber verdi. Hz. Peygamber'in (s.a.v) teminatı üzerine silahını bırakıp evine kapananların güvenlikte olacağını ilan etti. Mekke: Yeniden... Müslümanlar Mekke'ye dört ayrı koldan girdiler. Hz. Peygmber'in (s.a.v) emri, müşrikler saldırmadıkça savaşılmaması yönündeydi. Ordunun üç birliği herhangi bir direnişle karşılaşmadan Mekke'ye girdi. Ancak Halid b. Velid'in kumandasındaki birliğe bir grup müşrik saldırıda bulundu. Müşrikler çok kısa bir sürede bozguna uğrayıp kaçmak zorunda kaldılar. Resulullah,(s.a.v) Allah'ın kendisine nasip ettiği fethe şükrederek Mescid-i Haram'a girdi, Kabe'yi tavaf etti. Ardından Kabe'nin içindeki putlara yöneldi. bir yandan putları asasıyla teker teker deviriyor, bir yandan da, "Hak geldi, batıl yok oldu. Şüphesiz batıl, yok olmaya mahkumdur" (İsra 17/81) mealindeki ayeti okuyordu. Kabe'yi putlardan temizledikten sonra, iki rek'at namaz kıldı. Bilal-i Habeşi'den de Kabe'nin damına çıkarak ezan okumasını istedi. Hz. Peygamber, (s.a.v) Kabe'nin avlusuna sığınan müşriklere, "Bugün artık sizler hiçbir şekilde hakir görülmeyeceksiniz. Haydi şimdi dağılın, hepiniz hür ve serbestsiniz" diye seslendi. Hz. Peygamber'in (s.a.v) bu sükunet ve merhametini gören Mekkeli müşrikler , yanına gelerek sırayla ona biat etmeye başladılar. Müslüman olmak isteyenler, Allah'tan başka hiçbir şeye ibadet etmeyeceklerine, hırsızlık yapmayacaklarına, fuhuştan ve çocuklarını öldürmekten vazgeçeceklerine, yalan söylemeyeceklerine dair Resulullah'a (s.a.v) söz verdiler.