HİLAFET: Halîfelik, emirlik, imamlık (devlet reisliği). 1. Resûlullah'tan (sallallahü aleyhi ve sellem) sonra bütün müslümanlara imamlık ederek İslamiyet'in emirlerinin tatbik edilmesine nezaret edip, İslamiyet'e ve müslümanlara karşı yapılan her türlü müdahaleye cevap vermek vazîfesi. (Bkz. Halîfe) Benden sonra hilafet otuz senedir. Sonra melik-i adûd olur (ısırıcı sultanlar gelir). (Hadîs-i şerîf-Tirmizî) Biz bu işe, Peygamberlikle ve Allah'ın rahmeti ile başladık. Bundan sonra hilafet ve rahmet olur. Ondan sonra melik-i adûd olur. Ondan sonra da ümmetimde zulüm, işkence ve karışıklık olur. (Hadîs-i şerîf-İzalet-ül-Hafa) Dört büyük halîfenin birbirinden yükseklikleri hilafetleri sırası iledir. Çünkü İslam alimlerinin sözbirliğine göre; peygamberlerden sonra insanların en üstünü Ebû Bekr-i Sıddîk hazretleri, ondan sonra Ömer-ül-Farûk hazretleri sonra hazret-i Osman, s onra hazret-i Ali'dir. (İmam-ı Rabbanî) 2. İnsanları doğru yola sevk eden bir velînin, bir talebesinin manen yetiştiğine ve başkalarını da yetiştireceğine dair izin vermesi. Kendisine hilafet verilecek zatın batınının (yani kalbi ve diğer azalarının) nisbete ve hallere kavuşmuş olması, kötü huylardan temizlenmiş, iyi huylarla süslenmiş olması ve sabr, tevekkül, kanaat, rıza, teslim sahibi olması dünyaya düşkün olmaması l azımdır. (Abdullah-ı Dehlevî) Ahmed-i Yekdest hazretleri Serhend'de Muhammed Ma'sûm-i Farûkî'nin hizmeti ile şereflendi. On bir sene kahvesini pişirdi. Sonra hilafet verilip Mekke-i mükerremede irşada, insanları doğru yola davete memur oldu. Otuz dokuz sene bu vazîfeyi yaptıktan sonra 1707'de Mekke'de vefat etti. (Seyyid Yahya Efendi) Hilafet-i Mutlaka: Tasavvufta bir velînin bir talebesinin manen yetiştiğine ve başkalarını da yetiştirebileceğine dair verilen mutlak izin. Ahmed Sa'îd-i Serhendî, babası ile birlikte Abdullah-ı Dehlevî hazretlerinin sohbetinde bulunup Nakşibendî yoluna girdi. On beş yaşında bu sohbetlerle kemale geldi. Abdullah-ı Dehlevî hazretleri evlenmemiş idi. Bunu oğulluğa kabûl buyurdu. Hilafet-i mutlaka ile şereflendirdi. Çok velî yetiştirdi. 1861'de Medîne-i münevverede vefat etti. (Ebû Zeyd Farûkî)