Her topluma Peygamber gönderilmiş midir?

Konusu 'Dini bilgiler' forumundadır ve Lasey tarafından 5 Ocak 2019 başlatılmıştır.

  1. Lasey

    Lasey Admin

    Her topluma Peygamber gönderilmiş midir?

    Kur’an’da bütün peygamberlerin isimleri verilmediği gibi, hangi toplumlara hangi peygamberlerin gönderildiği de tam olarak belirtilmemiştir. Her topluma peygamber gönderildiği, “Her ümmetin bir peygamberi vardır...”; (Yûnus 10/47. ) “...Her toplumun bir yol göstericisi vardır.” (er-Ra‘d 13/7) “Andolsun biz, her millet içinde: “Allah’a kulluk edin, şeytandan kaçının” diye bir elçi gönderdik...” (en-Nahl 16/36.) ve “Biz seni gerçek ile birlikte müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik. Her millet içinde mutlaka bir uyarıcı (peygamber gelip) geçmiştir.” (Fâtır 35/24) şeklindeki ayetlerle dile getirilmiştir. Aktardığımız son ayetten hareketle, peygamberimizden önce de her millete bir uyarıcı yani peygamber gönderildiği kabul edilmiştir. Konuyla ilgili olarak Kur’an’da:


    “Andolsun senden önceki kavimlerin kolları içinde de elçiler gönderdik.” (el-Hicr 15/10.) şeklinde bir ayet dikkat çekmektedir. Ayette yer alan “evvelkilerin kolları (şi‘a) içinde” ifadesine değişik anlamlar verilmiştir. Bu durumda ilgili ayet, genel anlamda ümmetlere olduğu gibi kavimlere tâbi olan, onları oluşturan ve nüfuzları altında bulunan kabilelere de peygamber gönderildiğini ifade etmektedir.



    “Eğer biz dileseydik her memlekete/kasabaya bir uyarıcı gönderirdik.” (el-Furkân 25/51) mealindeki ayet de “Ey Muhammed! Eğer biz isteseydik, sana yüklediğimiz tebliğ emrini ve onu yerine getirme işini başkasına da verirdik, bu sana tümünü üstlenmekten daha kolay olurdu” veya “Seninle aynı zamanda başka birini de risalet için seçer ve başka şehirlere gönderirdik. Fakat böyle yapmadık, insanlar arasında bu görevi sana ait kıldık” şeklinde yorumlanmıştır. Öte yandan Kur’an’da:



    “Rabbin, kendilerine ayetlerimizi okuyan bir peygamberi memleketlerin ana merkezlerine göndermedikçe, o memleketi helak edici değildir.”
    (el-Kasas 28/59) mealindeki ayette Resulullah’a hitap edildiği, “memleketlerin ana merkezinden de Mekke şehrinin kastedildiği, çünkü Mekke’nin, etrafındaki beldelere göre büyük bir merkez olduğu ifade edilmiştir. Ayrıca dünyadaki diğer memleketlerin merkezini teşkil eden büyük yerleşim yerlerinin de kastedilmiş olması mümkündür. Bu bilgilerden hareketle ayette doğrudan Mekke’ye işaret edilmiş olsa bile, peygamberlerin kimsenin bulunmadığı tenha yerlere değil, tebliğlerine imkan sağlayacak şekilde bulunduğu yörede merkezi bir konumda olan yerleşim bölgelerine gönderildiği sonucunu çıkarmak mümkündür. Neticede Kur’an-ı Kerim’de, isimleri tek tek verilmese de, her ümmete peygamber gönderildiği ve onlara kendi lisanlarıyla hitap edildiği prensibine vurgu yapılmıştır. Konuyla ilgili ayetler bir bütünlük içinde değerlendirildiğinde Allah’ın geçmiş milletlerin çeşitli kolları ve kabilelerine varıncaya kadar elçiler gönderdiği, ama bundan her memlekete, her kasabaya peygamber gönderildiği sonucunun çıkarılamayacağı anlaşılmaktadır. Peygamberlerin gönderildiği yerlerin tebliğ faaliyetlerine müsait vaziyette merkezi bir konumda olduğu şeklindeki genel prensibe ait birtakım ayrıntılar belirginleşmektedir. Öte yandan peygamber gönderilmedikçe azap edilmeyeceğini bildiren ayetler, insanın sorumluluğu ile ilahi hitap ilişkisi açısından önemli olan bir diğer konuyu oluşturmaktadır. Her ne kadar insan kendi aklıyla ve bazı yetenekleriyle Allah’ın varlığı ve hatta birliği şuuruna erse de peygamber gelmeden ve onun tebliği ile bilinebilecek hükümler öğretilmeden sorumlu tutulmayacağı sonucu ortaya çıkmaktadır.