Hazret-i Ebubekr-i Sıddik’ın faziletleri pek çoktur. Resul-i Ekrem’in birinci halifesidir ve bütün Ashab-ı Kiram’ın en faziletlisidir. Fazilet, iffet, takva ve güzel ahlakça hepsinden üstündür. Beytülmalden (devlet hazinesinden) takdir olunan nafaka ile orta halde bulunan biri gibi geçinirdi. Vefatında hiç nakit mevcudu bulunmadı. Devlet mallarından yanında bir köle ile bir deve vardı ve kendisine Beytülmalden bir de kaftan verilmişti. Ölümü yaklaştığında kızı müminlerin annesi aişe radıyallahu anha hazretlerini çağırmış ve: “Biz halife olduğumuzdan beri Müslümanlar’ın yedikleri gibi yemekler yedik ve giydikleri gibi elbiseler giyindik. Bu köle ve deve ile kaftan, beytülmalindir. Biz, Müslümanlar’ın ihtiyaçları ile meşgul iken onlardan faydalanırdık. Vefatımda üçünü de Ömer’e gönder” buyurmuştur. Vefat ettiği zaman Hazret-i aişe, onları Hazret-i Ömeru’l-Faruk’a gönderdi. Hazret-i Ömer, Abdurrahman bin Avf ile otururken bir köle ve bir deve ile bir de kaftan üçü getirilince Hazret-i Ömer: “Ya Ebabekir! Kendinden sonra gelenleri zahmete soktun, müşkil mevkiye koydun” diyerek ağlayıp gözlerinden yaş dökerken: “Alın bunları beytülmale teslim edin” dedi. Abdurrahman bin Avf (r.a.) dedi ki: “Sübhanallah! Bunları müsadere mi edeceksin? Bir köle ve bir deve ile beş dirhemlik bir eski kaftanın ne değeri var? Emretsen de onları geri çevirsinler.” Hazret-i Ömer (r.a.): “O, benim zamanımda olamaz. Ebubekir, onların beytülmale verilmesini emretmiş. Ben, ona tabi olurum. Onun izine basıp giderim” dedi. Hazret-i Ömer, her halükarda Hazret-i Sıddık’ın hal ve gidişatına uygun hareket etmiştir. (Hz. Ebubekr-i Sıddik, Çamlıca B.Y.)