Haticetü’l-Kübra (r. anha) Hayatı

Konusu 'İslam büyüklerinin hayatları' forumundadır ve Beyza tarafından 21 Ağustos 2012 başlatılmıştır.

  1. Beyza

    Beyza Moderatör

    Haticetü’l-Kübra (r. anha) kimdir?

    Hz. Hatice validemizin babası, Kureyş’in şereflilerinden olan Huveylid ibn-i Esed’dir. Annesi, Amir ibn-i Lüeyye soyundan Fatıma binti Zaidet’ül-Esam’dır. Asil bir aileden geldiği gibi,huy olarak da yüce bir ahlâka sahipti. Bundan dolayı,kendisine“Tahire” lâkabı verilmiştir. Eşi vefat edince dul kaldı. Çok zengin,asaletli ve güzeldi. Birçok kimse onunla evlenmeyi istiyor;fakat o reddediyordu. Bu arada Allah Resûlü’nün dürüstlüğü ve harikulade halleri Hz. Hatice’ye ulaşıyordu. Ona mallarının ticaret işini vermişti. Resûlullah’ı tanıdıkça ona karşı ilgi ve alâkası artıyor; hayat arkadaşı olarak seçebileceği insanda aradığı bütün özellikleri onda buluyordu. Bu düşüncelerini, en yakın arkadaşı Nefise’ye açtı. Onun bu samimi arzusunu Nefise, Allah Resûlü’ne açmak istedi ve Efendimiz’in yanına geldi. Aralarında şöyle bir konuşma geçti:
    – Ya Muhammed, seni bir yuva kurmaktan alıkoyan nedir? diye sordu. Efendimiz:
    – Elimde evlenmeye yetecek para yok, buyurdu. O:
    – Sen evlenmek hususunda mal, güzellik, şeref sahibi ve senin beğeneceğin birisini bulsan evlenmeyi kabul eder misin? O (sallallahualeyhi ve sellem):
    – O, kimdir?
    – Huveylid kızı Hatice’dir.
    – Bu nasıl olur?
    – Sen kabul edersen ben aracı olurum.
    – O halde, ben de dediğini yaparım.
    Nefise’nin bu teşebbüsünden sonra aralarında yapılan görüşme neticesinde evliliğe karar verilmişti. Varaka ibn-i Nevfel Hz.
    Hatice’ye; Ebû Talib de Efendimiz’e şahitlik yaparak nikâhları kıyıldı.Efendimiz (aleyhisselâm) iki deve kestirip düğün ziyafeti verdi. Bu esnada Allah Resûlü yirmi beş, Hz. Hatice kırk yaşlarındaydılar. Hz. Hatice Efendimiz’le evlenip, müminlerin annesi olma şerefine ulaştı.Allah Resûlü’nün hanımlarının ilki ve en büyüğü olduğu için de kendisine “Kübra” lâkabı verildi. İbrahim hariç, Resûlullah’ın bütün çocukları bu evlilikten (Hz. Hatice’den) dünyaya geldi.Mü’minlerin annesi Hz. Hatice, Efendimiz’e karşı bütün vazifelerini yerine getiriyor, çocuklarını güzel terbiye üzere yetiştiriyordu.Resûlullah’a destek olmak için maddi-manevi hiçbir şeyden çekinmiyordu. Resûlullah’a tebliğ vazifesi verilince, herkesten önce o Müslüman olmuş ve Resûlullah’ın en büyük yardımcısı olmuştu.Onun evi, nübüvvet nurunun parladığı bir mektep gibi idi.O, bütün varlığını bu uğurda sarf etmekten son derece haz duyuyordu.Yığın yığın servet, Müslümanların ihtiyaçlarını karşılamak için bitip tükenmişti. Bu, Hz. Hatice için hiç önem arz etmiyordu.Resûlullah’ın ve inananların sıkıntılarını gidermek onun en çok
    haz aldığı şeydi.

    Beş vakit farz namazlardan önceki ilk abdest alma ve namaz kılma keyfiyetini Hz.Cebrail, Efendimiz’e göstermiş ve beraberce iki rekât namaz kılmışlardı. Resûlullah da eve dönünce durumu, Hz. Hatice’ye arz etti. Abdesti ve namazı ona da öğretti. Efendimiz imam oluyor, birlikte namaz kılıyorlardı. İbn-i Sünni rivayet ediyor: Hz. Hatice bir defasında Resûlullah’ı aramaya çıkmıştı. Yanında da kahvaltılık yiyecekler vardı. Bir adam suretinde Cibril’le karşılaştı. Cibril, ona Efendimiz’i sordu.O da, ondan çok korktu. Efendimiz’i öldürmek isteyenlerden birisi olmasından endişe etti. Bu durumu Resûlullah’a anlatınca O (sallallahu aleyhi ve sellem): “O Cibril’di. Bana, sana selam söylememi ve cennette sana verilecek bir köşk ile seni müjdelememi emretti.”dedi. Allah Resûlü’nün risaletinin onuncu yılında Ebû Talib’in vefatının üzerinden birkaç gün geçmişti ki; Hz. Hatice rahatsızlandı. Kısa zamanda hastalığı arttı. Ve Ramazan ayında, arkasında; Allah Resûlü’ne bağlılıkla, İslâmiyet için yaptığı hadde-hesaba sığmayan yardımlarla, ihlas ve samimiyetle geçen, kendinden sonrakilere ışık tutacak bir yaşantı bırakarak bu âlemden göç etti.Allah Resûlü (sallallahu aleyhi ve sellem) onun vefatıyla derinden sarsılmıştı.En büyük destekçisini, hayat arkadaşını, en değer verdiği insanı yitirmişti çünkü...

    Yıllar sonra Hz. Aişe, onun hakkında şöyle diyecektir: “Allah Resûlü’nün hiçbir hanımını Hz. Hatice kadar kıskanmadım. Çünkü Resûlullah, ona sonsuz saygı ve sevgi duyardı. Hatta onun hatıralarına bile saygıda asla kusur etmezdi. Sebebini sorunca da:“O benim çocuklarımın anasıydı. Herkes beni yalanlarken, o beni doğruladı ve benim en büyük destekçim, yardımcım oldu.” buyururdu.Hz. Ali, “Peygamberimiz’i (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle söylerken duydum.” der ve ekler:
    “Dünya kadınlarının en hayırlısı; Hatice binti Huveylid ve Meryem binti İmran’dır.”