Peygamberimiz, bir şey yiyip içtiği zaman; “Bizi yediren, içiren ve bizi Müslümanlardan yapan Allah’a hamd olsun!” diye dua etmiş ve “Bir şey yiyip içip de o nimet nedeniyle Allah’a hâmd eden kuldan Allah hoşnut olur.” buyurmuştur. İslâm büyükleri şükrü şu şekilde açıklamıştır: Şükür, her nimetin Cenab-ı Hak’tan geldiğini bilip dil ile de hamd etmektir. Allah Azze ve Celle'nin emirlerini yapıp yasak ettiklerinden sakınmak şükretmek olur. Şükür, bizi yaratan Cenab -ı Hak'ka teşekkürdür ve inancımıza göre sahip olduğumuz nimetlerin artmasına neden olur. Şükür ifadesi sözlükte 'karşılığını vermek, yapılan iyiliği dile getirmek ayrıca sahibini övmek' manasına gelir. Yapılan bir iyiliğin değerini bilip kıymetini dile getirmek, iyilik yapana teşekkür ve övgüdür. Kul, Allah’ın ikramını, nimetlerini dile getirir ve onu överse Allah Azze ve Celle'ye şükretmiş olur. Cenab-ı Hak, Kur’an’da bizi kendisine şükretmeye çağırmaktadır. O'na şükredersek bize verdiği nimetleri artıracağının da müjdesini vermektedir.