Halime (r. anhâ)'nın hayatı hakkında bilgi

Konusu 'İslam büyüklerinin hayatları' forumundadır ve Beyza tarafından 18 Ekim 2012 başlatılmıştır.

  1. Beyza

    Beyza Moderatör

    Halime (r. anha) kimdir?

    Halime (radıyallahu anhâ), Beni Sa’d kabilesine mensup olup,Kâinatın Efendisi’ne süt emzirerek ona “annelik” yapma şerefinenail olmuş mübarek bir hanım sahabîdir.

    Mekke’nin havası yeni doğan çocuklara yaramıyordu. Bu yüzden,aileler çocuklarını sıhhatli büyümeleri için çölde yaşayan süt anneye verirlerdi. Süt anne olacak kadınlar yılda iki kez Mekke’ye gelir, küçük çocukları alarak yurtlarına götürürlerdi. Halime de onlardan biriydi. Efendimiz’in doğduğu yıl, Mekke’ye biraz geç gelmişti. Bütün çocuklar alınmış, ona çocuk kalmamıştı. Halime (radıyallahu anhâ), buna çok üzüldü.

    Resûlullah’ın babası olmadığından onu kimse almak istememişti.Süt anneler, çocukların babalarından ücret alarak kazançsağlarlardı. Abdulmuttalib, Hz. Halime’ye gelerek bu yetim çocuğu almasını istedi. Halime eşine danışınca eşi: “Almanda bir mahzur yok. Belki onun vesilesiyle berekete kavuşuruz.” dedi. Artık Halime (radıyallahu anhâ), sağ göğsünden Resûlullah’ı; sol göğsünden de kendi oğlunu emzirmeye başladı. Daha önce kendi oğluna bile yetmeyen Halime’nin sütü, Efendimiz’i emzirmeye başlayınca bereketlenmişti.Her ikisi birden doyuyordu. Bereketlenen, yalnızca kendi sütü olmamıştı. Evlerindeki devenin çok az olan sütüne de bereket gelmişti. Bu, fakir aileyi çok sevindirmişti. Halime’nin eşi,“Ey Halime! Bilmiş ol ki, sen mübarek ve uğurlu bir çocuk almışsın.”dedi. O yıl Sa’doğullarının yurdunda büyük bir kıtlık olmuştu.Hayvanların karınlarını doyuracak bir şey yoktu. Fakat Hz.Halime’nin koyunları eve karnı doymuş ve sütle dopdolu olarak
    geliyorlardı. Hane halkı, bolluk ve berekete mazhar olmuştu. Bubolluk ve berekete, “yetim” diye kimsenin almaya yanaşmadığı çocuk
    yüzünden kavuştuklarını biliyor, şükrediyorlardı.Resûlullah günden güne büyümüş ve sütten kesilme zamanı gelmişti. Halime (radıyallahu anhâ), Resûlullah’ın yanında bir süre daha kalmasını arzu ediyordu. Efendimiz’in annesi Hz. Amine de, oğlunun sıhhatini düşünerek bir süre daha onların yanında kalmasına müsaade etti.

    Resûlullah (aleyhisselâm), Halime’nin yanında süt kardeşi Abdullah ile birlikte koyun otlatacak kadar büyümüştü. Bir gün yine kuzuların yanında bulundukları sırada, iki kişi geldi. Resûlullah’ı yere yatırdı. Göğsünü açarak kalbini yardılar. Kan pıhtısına benzer bir şeyi çıkararak: “Bu, sende bulunan şeytana ait bir şeydi.” dediler.Resûlullah’ın süt kardeşi Abdullah, bu iki yabancının kardeşine yaptıkları şeyi görünce çok korktu. Koşarak eve geldi, anne ve babasına: “Koşun, Kureyşli kardeşim öldürüldü.” diye bağırdı.Hz. Halime ile eşi, hemen Resûlullah’ın bulunduğu yere doğru koştular. Efendimiz ayaktaydı. Yüzü sararmıştı. Fakat gülümsüyordu.“Sana ne oldu?” diye sorduklarında, “Beyaz gelip beni yere yatırdı. Sonra da karnımda bilmediğim bir şeyi aradılar.” cevabını verdi. Halime (radıyallahu anhâ) ve eşi korkmuşlardı.Resûlullah’a bir zarar gelmesinden endişe ederek başına bir şey gelmeden onu götürüp ailesine teslim etmeyi kararlaştırdılar ve götürüp teslim ettiler.Aradan yıllar geçti.

    Resûlullah’ın annesi ve dedesi vefat etti ve kendisi de büyüyüp evlendi. Resûlullah, zaman zaman süt annesi Halime’yi görmeye giderdi. Onu gördükçe “Anneciğim” der, saygı gösterirdi. Hemen üzerindeki fazla elbiseyi çıkarır, onun altına serer,bir ihtiyacı varsa derhal yerine getirirdi.
    Bir gün Halime (radıyallahu anhâ), Efendimiz’i ziyarete gelmişti.Sa’doğulları yurdunda kıtlık olduğunu, hastalıktan hayvanların kırıldığını söyledi. Resûlullah’ın ona verecek fazla bir şeyi yoktu;fakat Hz. Hatice Validemizin gönlü Resûlullah’ın süt annesini boş göndermeye razı olmuyordu. Kırk koyunla bir deve verdi. Halime (radıyallahu anhâ), bu ikram karşısında memnuniyetini bildirdi. Sevinçle evine döndü.

    Sonraki yıllarda Müslüman olarak sahabî olma şerefini kazanan Halime (radıyallahu anhâ), Cennetü’l-Baki kabristanına defnedildi.