Hakiki ilim Allah Azze ve celle'ye aittir. Çünkü onun ilmi zatındandır. Ondan başkasının ilmi ise zatından olmayıp ancak Allah Azze ve celle'nin öğretmesi iledir. Eksiksiz yaratılmışların ilmi onun ilmi yanında okyanustan bir damla dahi değildir. Nitekim Hızır (a.s) ve Musa (a.s) gemiye bindiklerinde bir serçe gelip geminin bir tarafına kondu ve sonra gagasını denize daldırıp çıkardı. Hızır(a.s.), Musa (a.s)’a dedi ki: “Senin ve benim ilmim Allah Azze ve celle'nin ilmi yanında ancak şu serçenin denizden alabildiği kadardır.” İmam Ebu Yusuf Rahimehullah’a bir soru soruldu, “Bilmiyorum” dedi. Soran kişi: “Bulunduğun makam cahillerin istilâ edecekleri yer değildir” deyince şöyle buyurdu: “Mekan bazı şeyleri bilen, bazılarını da bilmeyenler içindir, fakat her şeyi bilen Allah Azze ve celel mekandan münezzehdir, onun için mekan yoktur.” Muhakkak Cenab-ı Allah, gizliyi de en gizliyi de bilir ve yerde, gökte onun ilminden hariç bir zerre bile yoktur. Hazret-i Ali (k.v.) buyurdu: “İlim nehir, hikmet denizdir ve âlimler nehir etrafında dolaşır. Hikmet ehli denizin ortasına dalar. Arifler ise kurtuluş gemisinde giderler”.
