Biyografi Habib-i Acemi

Konusu 'İslam büyüklerinin hayatları' forumundadır ve Adile tarafından 23 Ekim 2013 başlatılmıştır.

  1. Adile

    Adile Admin

    Habib-i Acemi hz., islam bilginlerindendir. Şehrin her tarafına tellallar çıkararak; "Her kimin Habib'e borcu varsa, bundan vazgeçti. Aldığı faizleri de geri dağıtacaktır!" diye ilan ettirdi. Servetinin tamamını fakirlere dağıttı. Günün birinde bir kişi geldi. Dağıtacak malı kalmadığından, üzerindeki gömleği gelen kişiye verdi.

    Sonra Fırat Nehrinin kenarında bir kulübe yapıp orada ibadetle meşgul oldu. Gündüz Hasan-ı Basri (r.anh)'nın sohbetinde bulunup, gece ibadet ederdi. Hasan-ı Basri hz. sözleri kalbine öyle tesir ederdi ki, kendinden geçmiş olarak dinlerdi.

    Eskiden çok zengindi. Faizle para verirdi.Her gün borç tahsil etmeye çıkardı. Para olarak borcunu tahsil edemediği vakit, ayak kirası alır, onunla da o günün rızkını temin ederdi. Bir gün borç tahsil etmeye gitti. Aradığı şahsı evinde bulamadı. Borçlunun hanımı; "Sana verilecek bir şeyim yoktur. Yalnızca bir koyun kellesi var. İstersen onu vereyim." dedi. Habib-i Acemi teklifi kabul etti. Onu evine götürdü. Hanımına; "Bunu pişir de yiyelim." dedi. Hanımı; "Evde odun ve ekmek yok." dedi.

    Habib-i Acemi (r.anh) aynı usulle odun ve ekmek alıp geldi. Hanımı yemeği pişirip önüne koydu. Tam yemeği yiyeceği esnada, kapıya birisi geldi. "Allah rızası için bir sadaka." dedi.Habib dilenciye; "Bunca zamandan beri sana o kadar şey veriyoruz.
    Sen zengin olmadın, ama biz fakir oluyoruz." diyerek yüzüne kapıyı kapadı. O kimse mahzun olarak gitti. Habib-i Acemi, geri sofraya geldiğinde kabın içindeki yemeğin kan haline dönmüş olduğunu gördü. O anda kalbinde bir değişiklik hissetti. Yerinde duramadı. Bir Cuma günü Hasan-ı Basri (r.anh)'nın evinin yolunu tuttu. Yolda giderken, oyun oynayan çocuklarHabib-i Acemi'yi görünce birbirlerine; "Kaçın kaçın, faiz yiyen Habib geliyor. Ayağından kalkan toz bize gelir de, biz de onun gibi bedbaht oluruz!" dediler.

    Çocukların bu sözleri kendisine çok ağır geldi. Hasan-ı Basri hz. meclisine gelip elini öptü. Yüce Allahu tealanın, sonsuz olan lütfu ve ihsanı ile tövbe-i nasuh eyledi ve onun talebelerinden oldu. Önceki yaptıklarına çok pişman oldu. Yüce Allahu tealaya şöyle münacatta bulundu: "Ya Rabbi! Ben çok günahkarım. Yalnız senin magfiretin sonsuzdur. Beni affet. Senin her şeye gücün yeter. Kudretin sonsuzdur. Dilediğini yaparsın. Sen öyle büyüksün ki, benim dermanım yalnız sendedir. Ben yalnız sana sığınırım. Ya Rabbi! Fermanına boyun eğdim ve sana teslim oldum. Beni affet!"

    Oradan ayrılıp evine dönerken kendisine borcu olanlar onu görüp alacaklarını ister endişesiyle kaçmak istediler. Bu durumu görünce; "Kaçmayın! Bugün benim sizden kaçmam lazımdır." buyurdu.Yolda giderken yine oyun oynayan çocukların yanından geçiyordu. Çocuklar kendisini görünce birbirlerine; "Kaçın, kaçın! Tövbekar Habib geliyor. Üzerine bizden toz bulaşmasın. Bulaşırsa Yüce Allah'a asi oluruz." dediler. Çocukların bu sözleri üzerine çok duygulandı, yüreği sızladı ve; "Ya Rabbi! Bir tövbemle ismimi iyilerden eyledin." diye şükretti.