Habeşistan'a ilk hicret eden grup kaç kişiydi "Zulme uğradıktan sonra Allah yolunda hicret edenleri and olsun ki dünyada güzel bir yerde yerleştiririz. Âhiret ecri ise daha büyüktür." (en-Nahl Sûresi 41) a) Habeşistan'a İlk Hicret Edenler (615 M.) Müşriklerin ezâları dayanılmaz bir hal almıştı. Müslümanlar serbestçe ibâdet edemiyorlardı. Bu sebeple Rasûlullah (s.a.s.) Müslümanların Habeşistan'a hicret etmelerine izin verdi. Müslümanlar Habeşistan'a iki defa hicret ettiler. İlk defa 12'si erkek 4'ü kadın 16 kişi Mekke Devri'nin (Peygamberliğin) 5'inci yılında (615 M.) Recep ayında Mekke'den gizlice ayrılarak Kızıldeniz kıyısında birleştiler. Başlarında bir reisleri yoktu. Buradan kiraladıkları bir gemi ile Habeşistan'a geçtiler. İçlerinde Hz. Osman eşi Rukiyye Zübeyr b. Avvâm Abdurrahman b. Avf ve Abdulllah b. Mes'ûd gibi muhterem zâtlar da vardı.(79) b) İkinci Habeşistan Hicreti (616 M.) İlk hicret edenler Habeşistan'da iken inen "en-Necm Sûresi"ni Hz. Peygamber (s.a.s.) Hârem-i Şerifte müşriklere okudu. Bitince sûrenin sonunda "secde âyeti" bulunduğu için Allah'a secde etti. Bu sûrenin 19 ve 20'inci âyetlerinde müşriklerin putlarından "Lât Uzza ve Menât'ın" isimleri de geçtiğinden müşrikler de Hz. Peygamber (s.a.s.)'le birlikte putları için secde etmişlerdi. Bu olay "Mekkeliler toptan Müslüman oldu" diye bir şâyianın çıkmasına sebep olmuş bu asılsız şâyia tâ Habeşistan'da duyulmuş bu yüzden hicret eden Müslümanlar da Habeşistan'da üç ay kaldıktan sonra dönmüşlerdi.(80) Müslümanlar Habeşistan'dan döndüklerine pişman oldular. Çünkü müşrikler zulüm ve işkencelerini daha da artırmışlardı. Bu sebeple Müslümanlar Mekke Devri'nin 7'inci yılında (616 M.) 77'si erkek 13'ü kadın olmak üzere 90 kişi 2'inci defa Habeşistan'a hicret ettiler. Bu ikinci hicrette kafile başkanı Hz. Ali'nin ağabeyi Câfer Tayyar'dı.(81) c) Kureyş Elçileri İle Câfer Arasında Geçen Münâzara Müslümanların Habeşistan'a hicreti müşrikleri endişelendirdi. Müslümanlığın etrâfa yayılmasından korktular. Hicret eden Müslümanların kendilerine teslim edilmesi için Habeşistan Necâşi'si (82) Ashame'ye kıymetli hediyelerle Amr b. Âs ile Abdullah b. Ebî Rabia'yı elçi olarak gönderdiler.(83) Necâşi Müslümanlarla Kureyş elçilerini huzurunda karşılaştırdı. Müslümanlara: -"Kureyşliler elçi göndermişler sizi geri istiyorlar ne dersiniz" diye sordu. Müslümanların reisi Câfer ayağa kalkarak: -"Ey hükümdar sorunuz onlara biz onların kölesi miyiz?" Kureyş delegeleri adına Âs oğlu Amr (Amr b.Âs) cevâp veriyordu: -Hayır hepsi hürdür. -Onlara borcumuz mu var? -Hayır hiç birinde alacağımız yok. -Kısas edilmemiz için onlardan öldürdüğümüz kimse var mı? -Öyle bir isteğimiz yok. -O halde bizden ne istiyorlar? Amr cevap verdi: -"Bunlar atalarımızın dininden çıktılar ilâhlarımıza hakaret ettiler gençlerin inançlarını bozdular aramıza ayrılık soktular." Bu iddialara karşı Câfer: -"Ey hükümdar biz câhil bir kavimdik. Taştan ağaçtan yaptığımız putlara tapıyorduk. Kız çocuklarımızı diri diri taprağa gömüyor ölmüş hayvanların leşlerini yiyorduk. İçki kumar fuhuş ve hertürlü ahlâksızlığı yapıyorduk. Hak hukuk tanımıyorduk. Kuvvetliler zayıfları eziyor zenginler fakirlerin sırtından geçiniyordu. Cenâb-ı Hakk bizim hidâyetimizi diledi. İçimizden soyu-sopu asâleti ahlâk fazilet ve dürüstlüğü hakkında kimsenin kötü söz edemeyeceği bir Peygamber gönderdi. O bizi puta tapma zilletinden kurtardı. Tek Allah'ı tanıttı. Yalnız O'na kulluğa çağırdı. Bütün ahlâksızlıklardan uzaklaştırdı. Doğru söylemeği emâneti gözetmeyi akrabalık haklarına riâyeti komşularla hoş geçinmeyi öğretti. Yalan söylemeği yetim malı yemeği haksızlık etmeği yasakladı. Biz O'na inandık. O'nun gösterdiği Hak Dini kabûl ettik. Bu yüzden kavmimizin hakaret ve işkencelerine uğradık. Fakat dinimizden dönmedik. Dayanamaz hâle gelince onlardan kaçıp sizin himâyenize sığındık..." dedi. Kur'ân-ı Kerim'den âyetler okuyarak herkesi heyacâna getirip ağlattı.(84) Hz. İsâ ve Meryem'le ilgili olarak: "Meryem çocuğu alıp kavmine getirdi. Onlar: Meryem utanılacak bir şey yaptın. Ey Harûn'un kızkardeşi baban kötü bir kimse değildi annen de iffetsiz değildi... dediler. Meryem çocuğu gösterdi: Biz beşikteki çocukla nasıl konuşabiliriz... dediler. Çocuk: Ben şüphesiz Allah'ın kuluyum bana kitap verdi ve beni Peygamber yaptı. Nerede olursam olayım beni mübârek kıldı. Yaşadığım müddetçe namaz kılmamı zekât vermemi ve anneme iyi davranmamı emretti beni bedbaht bir zorba kılmadı. Doğduğum günde öleceğim günde ve dirileceğim günde bana selâm olsun.. dedi". İşte hakkında şüpheye düştükleri Meryem oğlu İsâ gerçek söze göre budur." (Meryem Sûresi 27 34) Bu âyetleri dinleyen Habeş hükümdarı: -"Allah'a yemin ederim ki bu sözler Hz. İsây'a gelen sözlerle aynı kaynaktan" dedi ve Kureyş elçilerinin teklifini reddetti.(85) Ertesi gün Amr Necâşi'nin huzuruna çıkarak: -"Onlar Hz. İsâ hakkında yakışıksız sözler söylüyorlar" diyerek hükümdarı tahrik etmek istedi. Çünkü Habeş Necâşisi Ashame Hırıstiyandı. Bu idiaya karşı Câfer: -"Biz Hz. İsâ hakkında Cenâb-ı Hak Kur'ân'da ne bildirmişse ancak onu söyleriz" dedi ve sonra şu anlamdaki âyeti okudu. "Meryem oğlu İsâ Mesih Allah'ın Peygamberi Meryem'e ulaştırdığı kelimesidir. O Allah tarafından bir rûhdur..." (en-Nisâ Sûresi 171) Bunun üzerine Necâşi yerden bir çöp alıp göstererek: "-Hz. İsâ'nın dedikleri ile sizin söyledikleriniz arasında şu çöp kadar bile fark yok. Sizi ve Peygamberinizi tebrik ederim. Şehâdet ederim ki O zât hak Peygamberdir. O'nu Hz İsâ müjdelemişti..." dedi. Sonra Kureyş elçilerine: "-Peygamberlerini yalanlayan kavmin hediyesi bana lâzım değil" diyerek getirdikleri hediyeleri geri verdi.(86) Habeşistan'da Müslümanlar güven içinde kaldılar. Bunlardan bir kısmı Müslümanlar Medine'ye hicret edince Medine'ye gittiler (622 M.). Bir kısmı Hudeybiye barışına kadar orada kaldılar. (628 M.) Câfer'in başkanlığında son 16 kişilik kafile ise Hayber'in fethi esnâsında Medine'ye döndü. (628 M.)