Güzel davranış ve temel insanin değerlerin talimi ne şekilde olması gerekir?

Konusu 'Dini Sorular Ve Cevapları' forumundadır ve Adile tarafından 23 Mayıs 2013 başlatılmıştır.

  1. Adile

    Adile Admin

    Güzel davranış ve temel insanin değerlerin talimi ne şekilde olması gerekir?

    Resûl-i Ekrem Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem): "Bir baba evlâdına güzel edep ve ahlâktan daha üstün bir miras bırakmış olmaz.”mübarek beyanlarıyla, bir baba için çocuğuna verebileceği en güzel hediye ve mirasın güzel ahlâk olduğunu ifade etmiştir. Cenâb-ı Hak da Habîb-i Edîb’ini (sallallahu aleyhi ve sellem) methetme sadedinde: “Ve sen pek yüksek bir ahlâk üzerindesin.”buyurmuştur. Efendimiz’den (sallallahu aleyhi ve sellem) güzel ahlâkın değer ve kıymetini ifade eden birçok söz şeref sudûr olsa da biz bir fikir vermesi açısından bunlardan birkaçını nakledelim lanınızdır.”;Sizin en hayırlınız, ahlâk bakımından en güzel "Terazide güzel ahlâktan daha ağır basacak olan bir şey yoktur.”;“Muhakkak ki mümin, ahlâkının güzelliği sebebi ile (gündüzleri nâfile) oruç tutan (ve geceleri de) Allah’a ibâdetle geçiren kimsenin derecesine ulaşır.
    Güzel ahlâkın, akrabalık ve komşuluk ilişkilerinin iyi tutulmasından fakir ve muhtaçlara yardım etmeye; küçüklere şefkat, büyüklere de saygıyla muamele etmeden herkesi konumunda kabul etmeye kadar; söz ve fiillerinde doğru olmadan, oturma, kalma, yürüme, konuşma vs. bütün tavır ve davranışlarda edebi muhafaza etmeye kadar çok geniş bir alanı vardır. Ancak bütün bu güzel davranışların ahlâk hâline gelebilmesi için insan nefsinde istikrar bulması yani bir meleke hâline gelmesi gerekir. İşte küçük yaştan itibaren çocuklara İslâm nazarında bu kadar kıymetli olan ahlâk ve edebi kazandırmaları, ebeveyn için önemli bir vazifedir. Tabii yukarıda da ifadeye çalıştığımız gibi bunun ilk yolu da onların bizzat bu konuda çocuklarına örnek olmalarından geçer. Mesela anne baba çocuklara asla yalan söylememeli, onlara bir konuda söz verdiklerinde muhakkak bu sözlerini yerine getirmeli, verdikleri sözü unutuyorlarsa, çocuklara kendilerine hatırlatmalarını tembihlemeli ve onlara mülâyemet ve şefkatle muamele etmelidir.
    Aynı şekilde çocuklara akılları ermeye başladığı andan itibaren, gereken durumlarda özür dilemesi ve iyiliklere karşı şükretmesi öğretilmelidir zira çocuk bu konuda iyi yetiştirilirse ileride, Cenâb-ı Hakk’ın kendisine ihsan ettiği sayısız nimetleri karşısında O’na şükran hisleriyle dolup taşacak; irtikâp ettiği hata ve günahları için de Cenâb-ı Hakk’ın tevbe ve istiğfar kapısına yönelecektir. Çocukları tatillerde akraba ziyaretine götürerek onlarla tanıştırma ve böylece akrabalık bağlarının önemini gösterme, bizzat gelip gitmelerle komşuluk ilişkilerini öğretme, muhtaçlara onun eliyle yardım göndererek onu vermeye alıştırma yani onu diğergam yetiştirme gibi hususların küçüklükten itibaren ihmal edilmemesi gerekir çünkü uzmanlar ahlâk eğitiminde çocukluk döneminin çok önemli olduğunu, çocukların 6-7 yaşına kadar karakterlerinin temel yapısının oluşacağını ifade ediyorlar. Çocuklara kazandırılması gereken önemli bir husus da edeptir. Maalesef o, günümüzde iyice ihmale uğrayan değerlerimizdendir. Çocukları edepli hâle getirmenin en kestirme ve güvenli yolu ise onlara Allah Resûlü’nün (sallallahu aleyhi ve sellem) sünnetini öğretmedir. Çünkü: “Beni Rabb’im edeplendirdi ve ne de güzel terbiye etti!”ifadelerinden de anlaşılacağı üzere O (sallallahu aleyhi ve sellem) bu konuda da zirvedir. Bu açıdan eğer çocuklarımızın, oturuşuyla, kalkışıyla, yemek yemesiyle, giyimiyle, temizliğiyle, konuşmasıyla, utanma duygusuyla vs. edepli olmalarını istiyorsak onlara sünnet-i seniyyeye göre amel etmenin yollarını göstermeli ve ta’lim etmeliyiz.
    Zira Resûlullah Efendimiz’in sünneti tamamıyla edebtir. O (sallallahu aleyhi ve sellem), birçok lâl u güher beyanlarıyla ümmetini bu konuda irşat ettiği gibi bazen hayat-ı seniyyelerinde de çocuklara bizzat müdahalede bulunarak onlara güzel ahlâkı ta’lim etmiştir. Mesela Ömer b. Seleme’nin Buhârî’de geçen şu rivayetini buna misal verebiliriz: “Ben Resûlullah’ın (sallallahu aleyhi ve sellem) terbiyesi altında bir çocuktum. Yemek yerken elim yemek kabının her tarafında dolaşırdı. Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) bana: “Ey oğul! (Yemeğe başlarken) Allah’ın adını an, sağ elinle ye ve sana yakın olan taraftan ye!” buyurdu. Ben bundan sonra her zaman besmeleyle başlayıp, sağ elimle, önümden yemek yedim.”Yukarıda kısmen temas ettiğimiz üzere Lokman (aleyhisselam) da oğluna iman ve ibadetle ilgili birkaç hususu hatırlattıktan sonra ahlâkla ilgili şu temel prensipleri tavsiye etmiştir:"Kibirli davranarak insanlara yüzünü dönme, yerde çalımlı çalımlı yürüme! Çünkü Allah kibirle kasılan, kendini beğenmiş, övünüp duran kimseleri asla sevmez. Yürürken ölçülü, mûtedil yürü! Konuşurken sesini ayarla, bağırarak konuşma! Unutma ki seslerin en çirkini, avazı çıktığınca bağıran eşeklerin sesidir.
    Burada bir hususu daha hatırlatma lüzumu duyuyoruz. Çocuğa ahlâkî değerler ta’lim edilirken kötünün üzerine gitmek yerine iyinin ikamesine çalışılmalıdır çünkü devamlı kötünün üzerinde durmak, hata ve günahları dile getirmek -velev ki çocuğu onlardan vazgeçirmek veya uzak tutmak için olsun- bir yönüyle onlara karşı çocuğun merakını uyandıracaktır. Hatta hataları menfi yönleriyle bile olsa dile getirmek, bir yönüyle onların reklamı gibidir. Ayrıca bâtılı tasvir etmenin, kötü şeyler üzerinde durmanın çocukların safi zihinlerini bulandırıp bozacağını da unutmamalıyız. Dolayısıyla, “Hak geldi, bâtıl yıkılıp gitti.”âyet-i kerîmesi gereğince, biz çocuğun iyi ve güzel davranışlarını geliştirmesine öncelik vermeliyiz.
     
    Son düzenleme: 24 Şubat 2014