Günümüzde yeni doğan çocuklara isim verilirken nelere dikkat edilmektedir?

Konusu 'Genel Bilgiler' forumundadır ve Lasey tarafından 5 Haziran 2017 başlatılmıştır.

  1. Lasey

    Lasey Admin

    Çocuğa isim verirken nelere dikkat etmeli

    İsimler, insan davranışları üzerindeki etkisi vardır. Bu sebeple isimlerin güzel olmasına dikkat etmek gerekir. Hz. Peygamber (a.s.) de isimlerin güzelliği üzerinde ısrarla durmuştur. Cahiliye devrinden kalma kötü isimleri değiştirmiştir

    Cahiliye döneminde çocuklara isim verme Arap geleneklerine göre yapılıyordu. Bazı ailelerin çocuklarına, kurt anlamına gelen Zi’b , veya Aslan anlamına gelen Esed gibi hayvan isimlerini verilirdi. Araplar arasında sertliği ifade eden Sahr (Kaya) veya Hacer (Taş) gibi isimler de yaygındır. Ayrıca putların isimlerinin önüne; kul manasına gelen “Abd” kelimesini getirmek suretiyle “Abdüluzza” (Uzza’nın kulu) veya Abdülmenât (Menat’ın Kulu) gibi isimleri çocuklarına verdikleri bilinmektedir. Peygamber efendimiz cahiliye döneminde kalan bu isimleri değiştirmiştir. Ve şu uyarılarda bulunmuştur.

    "Sizler kıyamet günü isimlerinizle ve babalarınızın isimleriyle çağırılacaksınız öyleyse isimlerinizi güzel takın” Ebu Dâvud, Edeb 69.

    Güzellik kavramı görecelik olduğu için burada geçen güzellik kavramından elbette dinin öngördüğü güzel isimler olarak anlaşılmalıdır.

    İbnu Ömer (radıyallahu anh) anlatıyor: Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Allah'ın en ziyade sevdiği isimler Abdullah ve Abdurrahman'dır." Müslim, Âdâb, 2

    En güzel isimler, muhakakkak ki, Allah'ın (celle celâluhu) en çok sevdiği isimlerdir. Abdullah ve Abdurrahman isimleri, kişiye hem kulluğunu hatırlatıyor hem de Rabbisini en câmi isimleriyle tanıtıyor: Lafza-i Celal, Cenâb-ı Hakk'ın İsm-i zatîsi olup diğer bütün isim ve sıfatları câmidir. Rahmân da Cenâb-ı Hakk'ın cemalî isimlerindendir. Dolayısıyla Abdurrahman ismi, kula şükran ve minnettarlık vazifelerini hatırlatarak, kulluğa teşvik ve telkin eder.

    Ebu Vehb el-Cüşemî (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Peygamberlerin isimleriyle isimlenin. Allah'ın çok sevdiği isimler Abdullah, Abdurrâhman'dır. En sâdık olanları da Hâris ve Hemmâm isimleridir. En çirkinleri de Harb ve Mürre isimleridir." Ebu Dâvud, Edeb 69

    Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Allah katında en düşük (ahna') isim Melikü'l-emlâk (mülklerin mâliki) ismidir. Allah'tan başka Mâlik yoktur."Süfyân merhum dedi ki: Şâhân Şâh bunun örneğidir.Ahmed İbnu Hanbel merhûm dedi ki: "Ebu Amr merhum'a, ahna' ne demek diye sordum, bana "en düşük" diye cevap verdi.” Buhârî, Edeb 114

    Müslim'in bir diğer rivayetinde şöyle buyrulmuştur: "Kıyamet günü, Allah'ın en ziyade kızacağı en kötü kimse, adı Melikü'l-emlâk (Şehinşâh) olan kimsedir. Allah'tan başka Mâlik yoktur."

    Meliku'l-emlâk, bütün mülklerin sâhibi mânasına gelir. Mülklerin gerçek sâhibi Allah olması sebebiyle bu tâbir ancak Allah hakkında kullanılabilir ve insan hakkında kullanılması tevhid inancı taşıyan insanların Rablerine karşı takınmaları gereken edebe yakışmaz.

    Allah’ın isimlerinden biri de malikül mülk tür yani mülkün gerçek sahibi Allah’ır. Bu yüzden bu tür isimleri insanlar için kullanmak da yasaklanmıştır. Yine “Samed” ismini de insanlar için kullanımının yanlış olduğunu söyleyebiliriz. Çünkü “Samed” herşeyin kendisine muhtaç olduğu fakat kendisinin hiçbir şeye muhtaç olmadığı anlmı taşır . Bu özellik ise Allah'a mahsustur ve insan ismi olarak kullanmak doğru değildir.

    Hz. Câbir (radıyallahu anh) anlatıyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) Ya'la, Bereket, Eflah, Yesâr, Nâfi ve benzeri isimlerin kullanılmasını yasaklamayı arzu etmişti. Sonra onun bu mevzuda sükut ettiğini gördüm. Sonra da yasaklamadan vefat etti."

    Görüldüğü üzere, zihinde hoş olmayan mânalar hasıl edecek olan isimleri Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) yasaklamış veya yasaklama arzusunu izhar etmiştir. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın bu davranışı, o isimleri koymayı önceden haram kılınarak istemiş olduğu halde sonradan vazgeçtiğini gösterir. Bu ise, kerâhet-i tenzîhiye ifâde eder, haram değil. Nevevî, kerahetin bu dört isme mahsus olmayıp, kıyasla benzer mânalar taşıyan başka isimlere de şâmil olduğunu gösterir.

    Bunun gibi bazen insanlar isimler Kur’an dan olsun diye bazı zorlamalara başvururlar. Çocuğa isim verirken Kur’anda geçen her kelimenin isim olarak kullanılması da doğru değildir. Örneğin Aleyna (üstümüzde) , Kezban (Yalancı) vb Kur’anda geçen kelimelerdir. Bu kelimelerin de isim olarak Kur’anda geçiyor diye kullanmak doğru değildir.