Göz ile namaz kılınır mı?

Konusu 'Namaz kılmak' forumundadır ve Eylül tarafından 16 Temmuz 2013 başlatılmıştır.

  1. Eylül

    Eylül Moderatör

    Göz ile namaz nasıl kılınır?

    İslam dini kolaylık üzerine bina edilmiştir. Ayrıca sorumluluklar ve kulluk da kulun gücüne göredir. Bu nedenle hastalık, hafifletme ve kolaylaştırma sebebi sayılmıştır. Buna göre, ayakta namaz kılmaya gücü yetmeyen veya ayakta durmakta zorlanan kimse oturarak namazını kılabilir. Rükû veya secde etmeye gücü yetemeyen kimse ima ile namazı kılabilir.

    İma, namazda rükû ve secde yerine başla işaret etmektir. Bu biçimde namaz kılan kimse rükû için başı biraz eğer, secde için ise rükûdan biraz daha fazla eğer.

    Secdede başını yere koyamayan kimsenin, bir şeyi başına kaldırarak ona secde etmesi caiz değildir. Böyle kişi imâ ile namaz kılar.

    Oturarak namaz kılamayan, sırt üstü yattığı yerde imâ eder. Bir kişi ayakta durmaya gücü yettiği halde, rüku ve secdeye gücü yetmiyorsa, ayakta veya oturarak imâ edebilir; ancak oturarak imâ etmesi daha uygundur.

    Oturarak namaz kılamayan, sırt üstü yattığı yerde ima eder. Bir kimse ayakta durmaya gücü yettiği halde, rüku ve secdeye gücü yetmiyorsa, ayakta veya oturarak imâ edebilir; yalnız oturarak imâ etmesi daha uygundur.

    Hanefilere göre, başı ile imâ yapamayacak derecede hasta olan kimsenin namazı kazaya kalır. Aklı başında olduğu ve ilâhî hitabı anladığı sürece bu böyle devam eder. Ancak bazı Hanefî hukukçuları bu durumda kazaya kalan namazları bir günlükten fazla olursa, aklı başında bile olsa, kazanın gerekmediğini söylemişlerdir. Onlar bu konuda güçlüğü kaldırma prensibine dayanırlar (el-Kâsânî, Bedai, I, 105 vd.; ez-Zühaylî, el-Fıkhu`l-İslâmî ve Edilletuh, Dimaşk, 1404/1984, I, 639)

    Çoğunluk İslâm hukukçularına göre ise, başı ile ima yapamayan kimse gözü ile (taraf) hatta kalbiyle imâ yaparak namazını kılar. Aklı başında olduğu sürece namazını kazaya bırakamaz.

    Özetle, hastanın namazında kolaylığın sınırı; Hanefilere göre başıyla ima, Malikilere göre, göz veya sadece niyetle ima, Şafii ve Hanbelilere göre ise, rükünlerin kalble izlenerek yerine getirilmesidir.