Gıda Güvenliğinde Kıl Problemi Günümüzde gıda maddelerindeki domuz ve at eti; jelâtin, karmin, kıldan elde edilen sistein ve hayvanî peynir mayası tartışılırken, domuz kılının yiyeceklerle yaygın şekilde teması gözden kaçmaktadır. Bu konuda ilmî çalışmalar ve veriler yetersiz gözükmektedir. Boyacılık ve kozmetikte kullanılan fırçalar sentetik veya tabiîdir (domuz, keçi, at ve porsuk kılı). Domuz kılı, yağlı boya ve tıraş fırçası; keçi kılı, saç fırçası; porsuk kılı, sakal fırçası; at kılı da, badana fırçası yapımında kullanılmaktadır. Fırça üreticileriyle yapılan mülâkatlar da bunu teyid etmektedir. Kılların dış tabakası kütiküla adı verilen kiremit şeklinde dizilmiş keratin tabakasından oluşur. Kıl bir ağaç gibi düşünülürse, bu tabaka ağacın kabuğuna benzetilebilir. Ağacın kabuğuna bakarak türü anlaşılabileceği gibi, kılın kütiküla tabakasına bakılarak hangi hayvan türüne ait olduğu belirlenebilir. Yapılan bir çalışmada; domuz kılı uçlarının 4-20 civarında dala ayrıldığı ve bu özelliğin fırça yapımında kullanılan diğer hayvan kıllarının hiçbirisinde bulunmadığı bildirilmiştir Bundan dolayı domuz kılı suyu ve boyayı çok iyi emerek tutmakta, yağlı boya ve sakal fırçası yapımında tercih edilmektedir. Domuz kıllı tıraş fırçaları suyla temas edince, kıllar öbekleşmekte ve açan bir çiçeği andırmaktadır. Fırçaların domuz kılından yapılıp yapılmadığı buna bakılarak kolayca anlaşılabilir. Bir çalışmada domuz, at, keçi ve koyun türlerine ait kıl örnekleri yağlı boya, sakal ve saç fırçalarına ait kıl örnekleri mikroskopta mukayese edilmiş. Yağlı boya fırça kılı ile domuz kılı kütiküla tabakalarının, saç fırçası kılı ile keçi kılı kütiküla tabakalarının birbirlerinin aynısı olduğu tespit edilmiştir. Domuz kılının yiyeceklerle teması Domuz kılından yapılmış fırçalar, yiyeceklerin cilalanmasında da yoğun şekilde kullanılmaktadır. Mutfak, fırın, pastane ve lokantalarda, pide ve kebap salonlarında ekmek, pide, börek, poğaça, simit gibi yiyeceklerin üstüne söz konusu fırçalarla yumurta, yağ, yoğurt gibi malzemeler sürülmekte, bu sırada fırça kıllarının uçları koparak yiyeceğe yapışabilmektedir. Türkiye İstatistik Kurumu'nca yayımlanan raporlar da domuz kılının ülkemizde yoğun olarak kullanıldığını doğrulamaktadır. Domuz eti, Kur'ân-ı Kerîm'de Bakara 173, Maide 3, En'am 145 ve Nahl 115. âyetlerle yasaklanmıştır. Domuz kılı fırçaların yiyeceklerle teması ve tıraşta kullanılması konusunda Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu'nca aşağıdaki hüküm verilmiştir: "Kur'ân-ı Kerîm'de sadece domuzun etinin haramlığından söz edilse de, İslâm bilginleri, En'am Sûresi'nin 145. âyetinde domuz için kullanılan "rics" ifadesi ile, A'raf Sûresi'nin 157. âyetindeki mealen "...Allah onlara pis ve murdar olan şeyleri haram kılar." ifadelerini birlikte değerlendirmişler ve domuzun her şeyinin haram olduğunu belirtmişlerdir. Buna göre, domuzun bütün parçaları "meyte" (ölü hayvan) hükmünde olup dinen necis (pis) sayılmıştır. Domuzdan elde edilen her türlü ürünün yenilmesi, içilmesi ve kullanılması dinimizde yasaklanmıştır. Bu itibarla, "Domuz kılından yapılmış fırçaların, yiyeceklerin cilalanmasında ve fırçalanmasında kullanılması, tıraş olurken yüze sürülen tıraş kreminin köpürtülmesinde domuz kılından yapılmış fırçaların kullanılması dinî açıdan caiz değildir." Domuz kılından yapılmış fırçaların yiyeceklerle teması mevzuat açısından da uygun değildir. Netice olarak; domuz kılından yapılmış fırçaların yiyeceklerin fırçalanmasında ve cilalanmasında kullanılması mevzuat ve din açısından uygun değildir. Üreticiler, tüketiciler ve denetçiler konu hakkında yeterli bilgi ve duyarlılığa sahip değildir. Kamuoyu bu konuda çok yönlü bilgilendirilmelidir. Yiyeceklerin hazırlanmasında gıdaya temas etmesine müsaade edilen fırçalar kullanılmalıdır. Kozmetik alanında işveren ve çalışanlar konu hakkında bilgilendirilmeli, müşteri tercihine göre alternatif fırça bulundurulması hususunda meslek odaları gerekli tedbirleri almalıdır. Meselenin mânevî yönünü de dikkate almak gerekir: 'İnsan yediği şeydir.' prensibince, tüketilen yiyecek ve içecekler insanın ruh durumuna ve psikolojisine tesir eder. Bu açıdan, bilhassa tüketicinin, üretim süreçlerine şahit olmadığı gıda sektöründe, kontrollerin titizlikle ve sürdürülebilir şekilde yapılması hayatî önem arz etmektedir. Bu yüzden, yiyecek ve içeceklerin bileşimine giren maddelerin helâl, haram ve şüpheli olma durumlarının sorgulanmasına en az Batı ülkelerindeki kadar saygı duyulmalı ve bu hassasiyet gıda güvenlik ve kalitesinin ayrılmaz bir parçası olarak hak ettiği değeri görmelidir.