Gazların Çözünürlüğünü etkileyen faktörler Bir gazın herhangi bir sıvıdaki çözünürlüğü; Gazın cinsine bağlıdır. Sıcaklık arttıkça azalır. Basınç arttıkça artar. GAZLARIN ÇÖZÜNÜRLÜĞÜ: (HENRY KANUNU) Gazlar ile sıvı arasında ne zaman bir birliktelik olsa,gaz sıvı içerisinde erimeye başlar. Çözünen gaz miktarı çeşitli faktörlere bağlıdır. Bunlardan en önemlisi gazın kısmi (parsiyel) basıncıdır. Basınç arttıkça sıvı içerisinde daha fazla gaz çözünür. Basınç düştüğü zaman ise bu işlemin tersi olur ve çözünmüş olan gaz kabarcıklar halinde serbest kalmaya başlar. Bu ilişkiye HENRYY’NİN GAZLARIN ÇÖZÜNÜRLÜĞÜ YASASI denir. Günlük yaşantımızda sıvı içinde gaz çözünmesi olayına asitli içecek şişelerinde çok kolay rastlarız. Bu tür içecekler içinde çözünmüş CO2(Karbondioksit) bulundururlar. Eğer şişeyi çalkalayıp açarsak gazın serbest kalması çok kolay olur ve bir kısım gazla karışmış sıvı, şişenin dışına taşabilir. Bu gaz yasasının bir dalıcı için önemi şunlardır. 1-Oksijenin kan tarafından alınması ve karbondioksitin salınması. 2-iniş ve yükseliş sırasında ortam basıncına bağlı olarak ciğerlerdeki hava basıncının artması yada azalması sonucu,kanın ve dokuların Nitrojeni tutması yada serbest bırakması. Bu hal iniş sırasında hiç bir sorun yaratmaz. Yükselme sırasında ise;vücut dokularından serbest bırakılma hızı,akciğer tarafından vücuttan atılma hızından fazla ise,dalıcı için tehlikeli durum söz konusudur. Bu durun dokularda Nitrojen kabarcıkları oluşmasına neden olur ve DEKOMPRASYON HASTALIĞI olarak isimlendirilir. Sicaklik Dustukce, Gazlarin Cozunurlugundeki Artisin Sebebi ——————————————————————————– Bu genelde dogrudur. Örnegin bir kapta su isitmaya basladigimizda çikan kabarciklar, havanin sudaki çözünürlügünün azaldigini gösterir. Oksijen gazi soguk suda, sicak suda oldugundan daha fazla çözünür. Sicaklik yükselmesiyle sudaki oksijen miktarinin azalmasi, suda yasayan canlilarin hayatinin tehlikeye girmesi demektir. Bu yüzden nehirlere sicak su atiklari birakan fabrikalar, sadece bu sebeple bile sudaki dogal yasama zarar verirler. Bununla birlikte, sicaklik artisi ile çözünürlügü artan gazlar da vardir. Hidrojen, azot, helyum, neon, kobalt gibi gazlarin; benzen, aseton ve karbontetraklorür gibi organik çözücülerdeki çözünürlügü, buna güzel bir örnektir. Oksijenin suda çözünmesiyle bir miktar isi açiga çikar (ekzotermik tepkime) O2 gazi + doymak üzere O2 çözeltisi → doymus O2 çözeltisi + isi Le Chatelier prensibine (dengedeki bir sisteme disaridan bir etki yapildiginda, sistem bu etkiyi azaltacak yönde hareket eder) göre, çözeltiyi isitmak tepkimenin sola kaymasina yol açar ve oksijenin çözünürlügünü azaltir. Konuyu biraz daha açalim. Enerji çözücüde emilir ve gazlar, olusan cepçikler içinde depolanir. Bu, çözücü molekülleri arasindaki çekim kuvvetinin azalmasini saglar. Suda ise durum biraz daha farklidir. Oda sicakliginda, sudaki daginik hidrojen baglari arasinda zaten bosluklar vardir ve az miktarda isi enerjisiyle, gazi depolayacak cepçikler olusur. Gaz molekülleri bu cepçiklere yerlestiginde enerji açiga çikar. Gaz moleküllerini çevreleyen su moleküllerinin enerjisi düser ve isi açiga çikar. Su bazi gazlarla hidrojen bagi yapabilirken, organik çözücüler çogunlukla bunu yapamaz. Bu yüzden gaz molekülü suda çözündügünde (sudaki cepçiklere yerlestiginde), ortaya çikan isi enerjisi, organik çözücülerde çözündügünde ortaya çikan isidan daha fazladir. Gazlar organik çözücülerde çözündüklerinde genellikle disaridan isi alinir, çünkü cepçik olusturma yardimlasmasi daha büyüktür. Bu durumda organik çözücülerde sicaklik arttikça gazlarin çözünürlügü de artar. Gazlar suda çözündüklerinde ise, (açiga çikan isi giren isidan fazla oldugundan) net olarak isi açiga çikar. Çünkü cepçikleri doldurmak için olusan yardimlasma maksimum seviyededir. Bu yüzden Le Chatelier prensibine göre çözünürlügü düser.