Fıtratla İlgili Sünnetler Fıtrat sünnetleri: Bir diğer sünnet çeşidi de fıtrat sünnetleri adı verilen gruptur. Daha çok zevaid sünnetler içinde yer alan bu sünnetler, dinimizin insanın fıtratının (doğasının) iyi ve güzel olduğu yolundaki görüşüne dayanır. Bunlar, insanın toplumsal yaşamını medenî bir birey olarak sürdürebilmesi için dikkat etmesi gereken bazı temizlik ve vücut bakımı kurallarını öğretme amacı taşımaktadır. Dini geleneğimiz fıtrat sünnetlerini üç semavi dinin babası sayılan Hz. İbrahim’le ilişkilendirmektedir; bu durum, söz konusu kuralların evrensel boyutunu gözler önüne sermektedir. Bir hadis-i şerîfinde Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:”Hz. İbrahim, misafir ağırlayan ilk kimse idi. Keza o ilk sünnet olan kimseydi, bıyığını kesenlerin ilki, saçında aklık görenlerin ilki o idi. Ak saçları görünce: “Ya Rabbi bu nedir?” diye sormuş; Rabbi de: “Bu vakardır ey İbrahim!” demiştir. O da: “Rabbim! Öyleyse vakarımı artır!” diyerek duada bulunmuştur.” Sonuç itibariyle sünnetler, farzların ve haramların etrafına yerleştirilmiş koruyucu, tamamlayıcı ve pekiştirici özellikte dinî tavsiyelerden oluşmaktadır. Örneklerde de görüldüğü gibi hayatın bütününün ilahî iradeye uygun düzenlenmesi bilincini sürekli canlı tutarlar. İslam hayatın bütününe ilişkin kurallar koyduğuna göre sünnetlerin de bu bütünlüğü destekleyici bir rol oynadığı görülmektedir. Fıtratla İlgili Sünnetler; diğer yandan sünnetlerin terki bir farzın veya haramın ihlali gibi azap gerektirici olmasa da gerçekleştirmek istediği hedefler düşünüldüğünde bunların ihmalinin ama özellikle sürekli ihmalinin hoş olmayacağı, dindarlığı zedeleyen bir gelişmeye kapı açacağı açıktır. Diğer yandan sünnetler sadece ibadetlerle ilgili olmayıp toplumsal nezaketten vücut bakımına kadar her alanda kişiyi olgunlaştırmayı hedefleyen kurallardır. Bu yönüyle sünnetlerin şeklinden çok ruhunu esas alarak dinamik bir sünnet anlayışına sahip olmak daha doğru olur. Misvak kullanmayı dişleri temizlemek olarak, insanlara sıkıntı veren şeyleri giderme ilkesini toplumsal nezaket kuralı olarak okumak, dolayısıyla toplumun nezaket kuralı olarak gördüğü şeye uymayı da sünnet kapsamında değerlendirmek gerekir.