Hırs Hırs insanı fazilet ve iyiliği kökünden bitirir ve kendisini ibadetlerden uzaklaştırır. Hırs insanı şüphelilere ve haramlara düşmeye sevk eder. Aslında kendini helak edercesine çalışan haris, ona takdir edilen kısmeti üzerine Allah ( c.c ) gadabından ve nefsinin zelil olmasından başka bir şey daha ilave edemez. Hz. Muhammet s.a.v) şöyle buyuruyor: Çok çalışan haris kimse ile kanâatkâr olan zahit her ikisi de eksik ve noksansız olarak rızıklarını alırlar. buyurmuştur. İnsanoğlu ihtiyarladığı halde kendisindeki huy genç kalır; hırs ve uzun emel. Hz. İsa ( a.s) şöyle sormuşlar? İhtiyarların dünya hırsı gençlerinkinden daha daha fazla olduğunu görüyoruz. Bunun hikmeti ne olabilir; İsa (a.s ) Çünkü onlar dünya lezzetlerini gençlerden daha fazla tattılar bu nedenle dünyaya gençlerden daha harisdiler. Hz. Muhammet (s.a.v) Rızık arayışında mu'tedil olup telaş etmeyiniz. Zira size rızık olarak verilen şeyler, sizin onları aradığınızdan daha çok sizi arar. Halbuki mahrum olduğunuz sizin nasibiniz olmayan şeyleri hırsla elde edemezsiniz. buyurmuştur. Hırsın nihâyeti yoktur ki amacına ulaşınca haris hırsına son versin. Çünkü umduğuna nail olursa daha fazla hırslanmasına, emelinin artmasına neden olur. Amacında ulaşmazsa çektiği zahmetlerin boşa gittiğini, sabrının boşa olduğunu düşünür,emeli ve hırsı daha da artar. Haris kişi acziyetin ve zilletin esiridir. Acziyet ondan asla vazgeçmez. Hz. Muhammed (s.a.v) şöyle buyurmuştur: "Bir sürüye salınan iki aç kurdun sürüye verdiği zarar, kişinin mal ve şeref hırsıyla dine verdiği zarardan daha fazla değildir." (Tirmizi, Zühd, 43, 2377)