Fatımatü’z-Zehra Binti Resulullah (r. anha) Hayatı

Konusu 'İslam büyüklerinin hayatları' forumundadır ve Beyza tarafından 27 Ekim 2012 başlatılmıştır.

  1. Beyza

    Beyza Moderatör

    Fatımatü’z-Zehrâ Binti u(r. anha) kimdir?

    Diğer kız kardeşleri gibi onun da annesi Hz. Hatice’dir.Fatıma’nın (radıyallahu anhâ), Resûlullah’ın çocukları arasında çok özel bir yeri vardı. Diğer çocuklarının bazısı küçük yaşta vefat etmiş, bazısının da nesli devam etmemişti. Hepsi de Allah Resûlü’nden önce bu âlemden ahirete intikal etmişlerdi. Hz. Fatıma,Efendimiz’in vefatından sonra da yaşamış ve Onun (aleyhisselâm) nesli, Hz. Fatıma’nın çocuklarıyla devam etmiştir.

    Fatıma (radıyallahu anhâ), Efendimiz’e peygamberlik geldiği sene dünyaya gelmiş ve Resûlullah ona “Fatıma” adını vermiştir. “Ak yüzlü” manasına gelen “Zehra”, ismiyle birlikte anılan lâkabıdır.Yüzünün beyazlığı ve nur gibi parlayışıyla bu lâkap kendisine verilmiştir. Daha sonraları kendisine, “eşi bulunmaz” manasına gelen “Betûl” unvanı verilmiştir. Bu unvanın verilme sebebi de Fatıma’nın (radıyallahu anhâ) dünyevî heveslerden uzak kalıp, Allah’a yönelmesi ve ibadete düşkünlüğüdür.Küçük yaşta annesinin vefatıyla öksüz kalan Fatıma’yı (radıyallahu anhâ), Resûlullah (aleyhisselâm) müstesna bir muhabbetle severdi. Onun incinmesine ve üzülmesine hiç tahammül edemezdi. “Fatıma,benden (ayrılmış) bir parçadır. Onu kızdıran beni öfkelendirmiş olur.” buyurmuştur.

    Resûlullah, Medine’ye hicret edince zevcesi Sevde binti Zem’a,kızları Ümmü Külsüm ve Fatıma, Mekke’de kalmışlardı. Efendimiz,Zeyd ibn-i Harise ve Ebû Rafi’i Mekke’ye göndererek onları Medine’ye getirtti. Son derece kâmil bir ahlâka, yüce bir zekâya sahip olan, maddî-manevî güzelliği kendinde toplayan Fatıma’ya (radıyallahu anhâ) Medine’nin Müslüman hanımları çok ilgi ve sevgi gösteriyorlardı.

    Fatıma (radıyallahu anhâ) evlenme çağına gelince, Hz. Ebû Bekr ve Hz. Ömer onunla evlenmek istemişler; fakat Resûlullah, Allah’tan gelecek emri beklediğini ifade ederek onları reddetmişti. Ve beklenen emir gelmiş; Hz. Fatıma, Hz. Ali’ye 400 dirhem gümüş karşılığında nikâhlanmıştı. Resûlullah, mehîr için verilen bu paradan dirhemini Hz. Ebû Bekr’e vererek, Fatıma’nın çeyizine lazım olan şeyleri almasını istedi. Alınan şeyler şunlardı: Bir sedir (divan),yün yatak, su testisi, elek, havlu, bir koç postu, bir yastık, bir kadife yorgan, üç minder, su tulumu, bir kilim, Yemen işi alaca bir elbise, su bardağı, yün perde, bir gömlek ve bir deve. Hz. Fatıma ve Hz. Ali’nin düğünleri hicretin ikinci yılında yapıldı. Hurma, tereyağı ve kese yoğurdundan yapılan “hays” denen yemek ikram edildi. Dünya yönüyle fakir, maneviyat ve mutluluk yönüyle zengin bir aile kurulmuştu.

    Hz. Fatıma, halinden hiç şikâyetçi değildi. Arpa öğütmekten ellerinin içi kabarmıştı. Eşi Hz. Ali ona, babasından cariye istemesini söyledi. Resûlullah, esirleri, ihtiyacı olan kimselere dağıttığını söyleyip, yatağa yatacakları zaman otuz üç defa “Sübhânallah”,otuz üç defa “Elhamdülillah”, otuz üç defa “Allahu Ekber” deyip,ardından da “Lailahe illallahu vahdehü la şerike leh, lehülmülkü ve lehülhamdü ve hüve ala külli şey’in kadir.” duasını yapmalarını kızı ve damadına tavsiye etti.Hz. Ali ve Hz. Fatıma mutlu bir hayat yaşıyorlardı. Her nasılsa bir gün, aralarında küçük bir kırgınlık olmuştu. Resûlullah onları ziyarete geldi ve Ali’nin nerede olduğunu sordu. Fatıma olanları anlatarak, Ali’nin dışarıya çıktığını söyledi. Buna çok üzülen Resûlullah, hemen Ali’yi bularak onları barıştırdı. Ve sevinçle oradan ayrıldı. Sevincini soranlara, “Çok sevdiğim iki kişinin arasını bulmaya muvaffak oldum.” diyerek dile getirdi. Hz. Fatıma’nın üç kız (Ümmü Külsüm, Zeynep, Rukiye), üç erkek (Hasan, Hüseyin,Muhsin) çocukları oldu. Resûlullah (aleyhisselâm) torunlarını çok sever, onları sık sık ziyaret ederek onlarla oyunlar oynardı. Onlara anlayacakları bir dil ile öğüt verir, uyarılarda bulunurdu.Bir gün, Resûlullah (aleyhisselâm) kızını ziyarete geldi. Hz. Fatıma ve Hz. Ali gülerek bir şeyler konuşuyorlardı. Efendimiz’in geldiğini görünce sustular. Efendimiz, gülme sebeplerini sorunca Fatıma:
    – Ali ile sizin yanınızda hangimizin daha sevimli olduğunu konuşuyorduk. Ben (kızınız olmam itibariyle), yanınızda daha
    sevimli olduğumu söylüyordum. Ali ise, kendisinin daha sevimli olduğunu söylüyordu, cevabını verdi. Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem):
    – Kızım, sen, babanın evladına olan tabii sevgisi ve şefkatiyle bana Ali’den daha sevimlisin. Fakat, Ali de benim gözümde senden daha çok izzet ve keramet sahibidir, diyerek ikisinin de gönlünü memnun etti.Fatıma’nın yanlarında olmadığı bir an Resûlullah, Ali’ye sırasıyla;Allah’ı, Resûlü’nü, Fatıma’yı, çocuklarını sevip sevmediğini sordu. Ali hepsine ayrı ayrı “evet” cevabını verdi. Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem):
    – Ya Ali, gönül bir tane, sevgi ise dört. Bir kalbe bu kadar sevgi nasıl sığıyor, diye sordu. Ali cevap veremedi. Ve Resûlullah’ın yanından ayrıldı. Fatıma, eşini üzgün görünce sebebini sordu. O da anlattı. Üstün bir zekâya sahip olan Fatıma (radıyallahu anhâ) gülümseyerek:
    – Ey Ali, babamın yanına git ve bu soruyu: “Ey Allah’ın Resûlü,sağ-sol, ön-arka diye insanın yönleri vardır. Kalbin de böyle cihetleri vardır. İşte, ben yüce Allah’ı, aklım ve imanımla; sizi, ruhum ve imanımla, Fatıma’yı, insanî nefsim ile, çocuklarımı da babalık şefkatimle severim.” diye cevaplandır.Hz. Ali sevinçle kalkarak Resûlullah’ın yanına gitti ve aynı şekilde sorusunu cevaplandırdı.Resûlullah (aleyhisselâm) bu sözlerin Fatıma’dan olduğunu anladı ve tebessüm ederek:
    – Ey Ali, bu sözler senin değil; ancak Peygamber ağacının dalından derilmiş bir meyvedir, buyurdu.

    Fatıma (radıyallahu anhâ), Efendimiz’in vefatında çok üzülerek beyitler söyledi. Kabrini ziyarete gidip, ashaba hitaben, “Resûlullah’ın mübarek cesedine toprak atmaya gönlünüz nasıl razı oldu?” demiş ve ashabı da hüzünlendirmişti. Onu teselli eden tek şey babasının “Ehli Beyt’ten ilk olarak bana ulaşacak olan sensin.” demesiydi.Resûlullah’ın vefatından altı ay kadar sonra, Hz. Fatıma da ahiret âlemine intikal etti.

    İslâm’da tabuta konularak kabre götürülenilk kadın cenazesi, Hz. Fatıma’nınki olmuştu. Vasiyeti üzerine gece defnedilmiştir. Hz. Aişe onun hakkında; “Ben, babası hariç Fatıma’dan daha faziletli hiçbir kimse görmedim.” buyurmuştur.İbn-i Abbas; Peygamber’in (sallallahu aleyhi ve sellem) dört çizgi çizdiğini ve “Cennet kadınlarının en faziletlileri Hatice, Fatıma, Meryem ve Asiye’dir.” dediğini; Efendimiz’in (aleyhisselâm), kızı hakkında: “Fatıma,cennet ehli kadınların hanımefendisidir.” buyurduğunu nakletmiştir.