Fatihin Sultan Mehmet Han'ın Hocaları Kimlerdir?

Konusu 'İslam büyüklerinin hayatları' forumundadır ve saadet tarafından 6 Ekim 2016 başlatılmıştır.

  1. saadet

    saadet Moderatör Admin

    Fatihin Sultan Mehmet'in Hocaları Kimlerdir

    Akşamseddin : Haci Bayram Veli’nin müridi ve Fatih Sultan Mehmet han'ın hocasıdır. İstanbul'un manevi fatihi olarak da bilinir. Saçının ve sakalının beyaz olması ve beyaz giysiler giymesinden dolayı Akşeyh veya Akşemseddin ismiyle anılır

    Molla Hüsrev : Gerçek ismi Muhammed bin Feramuz (Feramerz)'dir. Hanefi mezhebi fıkıh hocasıdır.Fatih sultan Mehmetle beraber Manisa'ya birlikte gitmiştir.Fatih Sultan Mehmed tekrar tahta gıkınca, Molla Hüsrev de İstanbul'a gelmiştir. İstanbul'da Galata ve Üsküdar kadılıklarına tayin edilmiştir. Bu sırada Ayasofya öğretmenliğini de yürütmüştür. Bir ara Bursa'ya gidip bir medrese kurarak ilim öğretmekle meşguldu. Fatih Sultan Mehmed tarafından İstanbul'a davet edildi 1460 (Hicri 865) senesinde şeyhülislamlığa tayini çıkmıştı. Molla Hüsrev, yirmi yıl boyuncu bu vazifeyi yürütmüştür.

    Molla Gürani : İslam âlimi, dördüncü Osmanlı şeyhülislâmı. Tam adı, Ahmed bin İsmâil bin Osman Gürânî`dir.Fâtih Sultan Mehmed'e çok nasîhatta bulunurdu, işlerine yardım ederdi. Ona karşı duyduğu samîmi sevgi ve alâka nedeniyle, yeri geldikçe tenkid etmekten de kacınmazdı.

    Ali Kuşçu Türk islam aleminin en değerli astronomi ve matematik hocalarındandır.Hocası Uluğ Bey'in en verimli çağında vefatı onu derinden üzmüştü. Her zaman kendisine destek olan, can arkadaşı Uluğ Bey'in bir ihanet sonucu öldürülmesi onda derin yaralar açmıştı. Bu olaydan kısa bir zaman sonra ailesini de yanına alarak Tebriz'e gitmeye karar aldı. Tebriz'de onu Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan onu karşıladı ve ona büyük hürmet gösterdi. Uzun Hasan, ondan Fatih Sultan Mehmet'in huzuruna kendi elçisi olarak gitmesini ve aralarını bulmasını istemişti. Uzun Hasan, Fatih Sultan Mehmet'in hocalara ne kadar önem verdiğini biliyordu. Bunun üzerine Ali Kuşçu, kendisine bunca saygı eden Uzun Hasan'ın isteği üzerine yol hazırlıklarını tamamladıktan sonra uzun yolculuğa çıktı. Yorucu bir yolculuğun ardından Osmanlı'nın payitahtı İstanbul'a vardı. Huzura kabul edildiği zaman Osmanlı hükümdarından beklemediği kadar ilgi gördü. Çünkü kendisinden önce, eserlerinin şanı İstanbul'a kadar ulaşmıştı. Uluğ Bey Rasathanesi'ndeki çalışmalarından, Semerkand'a aylarca uzak mesafede bulunan İstanbul'daki hükümdarın Haberi vardı. Fatih Sultan Mehmet kendisinden, İstanbul'da kalarak İstanbul medreselerinde dersler vermesini ve öğrenciler yetiştirmesini istemişti. Bu nazik çağrıyı emir telakki eden Ali Kuşçu, Fatih'in bu isteğini ret etmedi, ardından da kendisinin ne kadar terbiyeli, sözünün arkasında olduğunu şu sözleriyle ispatladı: “Hünkârım izin verirse önce Tebriz'e gideyim. Çünkü burada bulunmamın asıl nedeni Akkoyunlu hükümdarının elçisi olmaktır. Elçiye zeval olmaz. Hünkârımın lütufkâr çağrısını kabul etmeden önce görevini iyi bir sonuca ulaştırdığımı beni gönderen, bana güvenmiş olan kişiye bildirmem gereklidir” Bu sözler Fatih'in de aklına yatmıştı. Ali Kuşçu'ya güveni bir kat daha artan Fatih, onun Tebriz'e geri dönmek üzere gitmesine izin verdişti.

    Hızır Bey : Fatih'in İstanbul'a atadığı ilk Belediye Başkanıdır.Hızır Bey müthiş bir hafızaya sahiptir. Esprilidir, kıvraktır, zekidir. Sözün nereye varacağını önceden kestirir ve soruya soruyla cevap verir. Zor meseleleri basite indirger ve çok güzel misallendirir. Sadece fakih değil ediptir, şairdir.Fatih, Hızır Bey’le sıkça buluşur. Onun feyizli sohbetlerini içercesine dinler. Devlet işlerini istişare eder. Birbirlerini abi kardeşten öte severler.