Fatih Sultan Mehmet Hanın Başarısının Sırrı fatih sultan mehmet in en büyük başarısı Fatih, Müslüman Türk Milletine yapmış olduğu büyük hizmetlerle, dünyanın en büyük hükümdarlarından birisi olduğunu ispat etmiştir. İstanbul gibi, cihanın bir incisi olan, bu muhteşem beldeyi Türk Milletine kazandırmıştır. Yapmış olduğu çalışmalar ile, memleketinde büyük çapta bir imar hareketini gerçekleştirmiştir. Bugünün üniversitesi olan (Fatih Külliyesi)ni 1470 senesinde tamamlamış, İstanbul'u fethettiği zaman 8 tane kiliseyi camiye çevirmiş, etrafındaki papaz odalarını da medrese yapmıştır. Ayrıca bir çok Anadolu kasabasında da medreseler yaptırmıştır.Hz. Eyyüb EI - Ensâri'nin (r.a.) kabri Fatih zamanında keşfedilmiştir. Fatih Sultan 1453 yılı 23 Martta ordusuyla Edirne'den hareket etti. Kuşatma 6 Nisan'da başladı. 18 Nisan'da İstanbul adaları alındı. 22 Nisan gecesi Türk donanması karadan Haliç'e indirildi ve son olarak 29 Mayıs sabahı yapılan taarruzla, muhtelif devletler tarafından yirmi sekiz defa muhasara edilen İstanbul, Osmanlı topraklarına katılmış oldu. Fatih büyük düşünen ve büyük hedefleri olan bir liderdi. Gerçekleştirmek istediği ideallerinin büyüklüğü, azim ve gayretini kamçılamıştı. Hedeflerini gerçekleştirmek için gerekiyorsa geceler boyu uykusuz kalmayı göze almıştı. Sultan Mehmed’in hedefleri davası gibi büyük olmuş, ömrünü bu hedeflerini gerçekleştirmek için adamıştır. “Ya ben İstanbul’u alırım, ya da İstanbul beni alır.” sözü bunu net bir şekilde göstermektedir. Başarı için kendisine ve milletine güveni tamdı. Sultanın her şart ve durumda kendisine ve milletine olan güveni, aşılamaz denilen surları aşmasına ve zaferden zafere koşmasına imkân vermiştir. Nitekim Osmanlı ordularının Anadolu’da, Balkanlarda, İtalya’da, Kırım’da gerçekleştirdiği fetihler bu itimadın haklılığını ortaya koymaktadır. Başarı yolunda hiçbir şeyin kendisini yıldırmasına fırsat vermezdi. Fatih, “Suya düşenin değil, sudan çıkamayanın boğulacağını” bilen, içine düştüğü cendereden çıkış yolları arayan bir anlayışa sahipti. Nitekim Çandarlı Halil Paşa gibi bazı devlet adamlarının savaşa muhalefet etmesinin yanında Bizans’ın çetin savunması ve Türk donanmasının bir ara başarısız olması, genç sultanı yıldırmamış, İstanbul kuşatmasını kaldırmayı bir an bile düşünmemiştir. Belgrat Savaşı’nın en kızgın anında ordusu dağılacakken düşman üzerine atını sürüp ordusunu şevklendirmesi, dirençli ve motivasyonu yüksek bir lider olduğunun ve başarı yolunda sabredenin muradına ereceğine samimiyetle inandığının işaretidir.