Dinimizde evlat edinme var mı? Varsa şartları nedir? Evlat edinmek, yakın olsun uzak olsun bir başkasının evladını alarak, bakımını görünümünü üstlenmek, evinde barındırmak, terbiyesini sağlamak ve topluma kazandırmak şeklinde olur. İslâm’dan önceki Cahiliye toplumunda, şartları değişik de olsa evlat edinme âdeti mevcuttu. Dinimiz, bazı şartlar çerçevesinde bu meseleyi câiz bir muamele olarak ortaya koydu ve yerine göre teşvik etti. Evet, toplumun sahipsiz ya da bakıma muhtaç çocuklarını alıp yetiştirmek, onları insanlığa, dine hizmete kazandırmak bugün ihtiyaç duyulan bir fedakârlıktır ve fazileti büyüktür.Nitekim İslâm tarihinde, sahipsiz kalan, köle diye alınıp satılan pek çok insan, hâli vakti yerinde olan kadirşinas, samimi müminler tarafından alınıp terbiye edilmiş, hatta ilim irfanla bezenerek insanlığa muallim hâline getirilmişlerdir. Böyle insanlara İslâm literatüründe “mevâlî” denir. Mesela İmam Mâlik Hazretlerini yetiştiren İmam Nâfi mevalidendi. Abdullah b. Ömer’in cariyesi Mercâne’nin oğluydu. Abdullah b. Ömer, Nâfi’yi bağrına basar, onunla özel olarak ilgilenirdi. Bu sayede, Nâfi Hazretleri ilmin zirvelerine çıkmıştı ve kendisi de pek çok seçkin talebe yetiştirmişti. Denebilir ki Meymûne Validemizin mevlası Atâ b. Yesâr’dan Atâ b. Ebî Rabâh’a, İmam Mesruk’tan Tâvûs b. Keysân’a kadar nice büyükler ve özellikle hadis imamlarının neredeyse yüzde sekseni mevâliydi. Onların çoğu bir kölenin oğlu olarak ele düşmüş; evsiz-barksız ve kimsesiz kalmışlardı. Daha sonra, inanan insanlar onları yanlarına almış, beslemiş, büyütmüş, yetiştirmiş ve olgun birer insan olarak topluma kazandırmışlardı. Onlar da bir yönüyle o ezik yanlarını bir rüzgâr gibi arkalarına almış ve birboşluğu doldururcasına kendilerini tamamen dine vermişlerdir. Neticede onların her biri başımızı ayaklarının altına koyacağımız imamlardan bir imam olmuştur. Evet, bugün, hâl-i hazırda da yaşadığımız bu problemi çözme hesabına evlatlık alma yolu, isabetli bir usuldür.