Eski bayramlarda neler yapılırdı?

Konusu 'Manevi Hayatımız' forumundadır ve Lasey tarafından 9 Şubat 2019 başlatılmıştır.

  1. Lasey

    Lasey Admin

    Eski bayramlarda neler yapılırdı?

    Hz. Peygamber Medine’ye geldiğinde onların senenin iki günü eğlenceler tertiplediklerini gördü. Sebebini sorduğunda o günlerin kendileri için bayram olduğunu söylediler. Bu günler bazılarına göre Eski İran geleneğinden geçmiş olan Nevruz ve Mihrican günleriydi. Hz. Peygamber onlara Allah Teâlâ’nın o iki günü daha hayırlı olan Ramazan ve Kurban bayramlarıyla değiştirdiğini bildirdi.


    Nerede-o-eski-bayramlar.

    Yeni dinin kendine has bayramları olmalıydı. Bunlardan biri oruç tutmakla mükellef kılındığımız, içerisinde Kur’an’ın inmeye başladığı bin aydan daha hayırlı bir geceyi barındıran Ramazan ayının ardından Şevval ayının başlarında kutlanıyordu. Hayrın ve bereketin, manevî duyguların en coştuğu günlerin ardından yapılan bayram. Diğeri ise kökü Hz. İbrahim’e uzanan Hac ve Kurban olayının yaşandığı günler. Yani akrabaların, büyüklerin ziyaret edildiği, insanların kaynaştığı, fakirlerin gözetildiği, sevincin toplumun her kesimine yayıldığı güzel günler. Bu bayramı ve üstün kılan asıl sebepler işte bunlar. Ancak bayram sevincini ifade etme, gülüp eğlenme de Müslüman’ın hakkı. Hz. Peygamber, bayram sabahı, kadın erkek; genç yaşlı ve çocuk herkesin Medine’de Musalla’ya gelmesini isterdi. Bayram namazı günümüzde genişleyen Mescid-i Nebevî’nin yeni binaları ve avlusunun içinde kalmış olan Musalla’da kılınırdı. Hz. Peygamber bayramda giyecek elbisesi olmayanların bile arkadaşlarından ödünç alıp bayram kutlamalarına katılmalarını isterdi. O gün namaz öncesinde veya daha önceki günlerde fitre ve zekâtlar verilir fakirlerin ihtiyacı görülür ve daha mutlu olarak bayrama ulaşmaları sağlanırdı. Müslümanlar bayram sabahı bayram namazını kılıp, okunan hutbeyi dinler sonra birbirlerinin bayramlarını tebrik eder, hayır duada bulunurlardı.


    Tarihte kurulmuş İslâm devletlerinde bayramlar merasimlerle kutlanırdı. Bayram dolayısıyla şehirler aydınlatılır, fener alayları tertiplenir, her taraftan tekbir ve tehlil sesleri yükselirdi. Herkes en güzel elbisesini bayramda giymek için saklardı. Fâtımîler gibi bazı devletlerde “büyük mevsim” olarak adlandırılan Ramazan bayramının bir adı da “’îdü’l-hulel” yani elbise bayramıydı. Çünkü bayram dolayısıyla büyük küçük bütün devlet memurlarına elbise dağıtılırdı. Osmanlılarda XV. yüzyıldan itibaren bayram şenlikleri belli bir protokole ve programa bağlanmıştı. Bayramlarda esnaf geçişleri, orta oyunları, Karagöz gösterileri, cambazlar ve daha birçok hüner sahibi kimseler gösterilerde bulunurdu.
    Bayramlar çocuklar için de ayrı bir mutluluk kaynağıdır. Özellikle yetimlerin başını okşayıp onlara sevgiyi hissettirmek büyüklere düşen önemli görevdir. Onların bayramı en mutlu bir şekilde geçirmeleri sağlanırdı.