Kadın namaz kılarken kendine nikah düşen erkeklerin onu görmesi namazını bozmaz, bundan dolayı kadın sorumlu da olmaz. Erkeklerin görmesinden dolayı kadın farz namazı oturarak kılamaz, normal olarak namazın bütün farzlarını yerine getirir. Bununla beraber, kadın rükûa eğilirken ve secdeye varırken erkeğin aklına birtakım yanlış düşünceler gelebileceğinden, mümkünse müstakil bir oda, sakin bir köşe veya perde ile bölünmüş bir mekanı tercih etmeli. Zaten kadının ibadet yeri ve mescidi kendi evidir. Bu hususta Peygamber Efendimiz [s.a.v.] tavsiyeleri şöyledir: “Kadınları mescitlere gitmekten alıkoymayın. Evleri ise onlar için daha hayırlıdır.” [Ebû Davud, Salat, 53] “Kadınların en hayırlı mescitleri, evleridir.” [Feyzü’l-Kadir, III/491, Hadis no: 4087] Bununla birlikte namaz vaktinin geçmek üzere olduğu zamanlarda, yolculuk esnasında, kalabalık yerlerde ve mekanın müsaadesizliği durumlarında bir an önce farzın eda edilmesi gerekeceğinden, başka türlü zanlara kapılmadan namaz kılınmalıdır. Bu arada bir noktayı da hatırlatalım: Peygamber Efendimiz [s.a.v.] zamanında Mescid-i Nebevi'de erkekler ön saflarda namaza dururken, kadınlar arka saflarda yerlerini alır ve cemaate katılırlardı. Bugün de başta Kabe’de, Harem-i Şerif'te olmak üzere büyük cami ve mukaddes yerlerde, çok kere hanımlar erkeklere yakın bir mekanda namaz kılıyorlar, hatta Harem-i Şerif'te kadınların erkeklerin önünde bile namaza durdukları oluyor. Netice olarak denebilir ki: Kadınlar 5 vakit namazlarını evlerinde kılarlar, kendi evlerinin dışında başka yerlerde kıldıklarında ise, yabancı erkeklerin göremeyeceği bir yeri aramalılar. Camilerimizde ise pek çok yerde ya mahfel bulunuyor veya ayrı kat ve bölümler tahsis edilmiş olduğundan, özellikle Ramazanlarda teravih namazlarını oralarda kılıyorlar.