Erkeğin, eğe kemiğinden kadının yaratılması ne demektir?

Konusu 'Dini Sorular Ve Cevapları' forumundadır ve Adile tarafından 18 Ekim 2012 başlatılmıştır.

  1. Adile

    Adile Admin

    Erkeğin, eğe kemiğinden kadının yaratılması ne demektir?


    İlk insan ve eşinin yaratılması tamamen bir mucizedir. Bilimin bu konuda söyleyebildiği veya söyleyebileceği bir şey yoktur. Bugüne kadar bilim tarafından ortaya atılan fikirler, dayanaksız ve ispatlanamayan birer nazariyeden öteye geçememiştir. Bu konuda söz söyleyecek otorite sadece Kur’ân ve hadislerdir zira Kur’ân, bütün zaman ve mekânların yaratıcısı olan Allah’ın kelamıdır. Hadisler ise Allah tarafından kendisine bildirilen hususları tebliğ etmekle vazifeli olan Efendimiz’in (aleyhissalâtu vesselam) beyanlarıdır. Hz. Havva’nın Hz. Âdem’in eğe kemiğinden yaratılması meselesi hadis-i şeriflerde açıkça belirtilmiş, âyetlerde de buna dair genel işaretlerde bulunulmuştur. Bir hadis-i şerifte şöyle buyrulmuştur: “Kadınlara iyi davranmanızı tavsiye ediyorum; vasiyetimi tutunuz zira kadın kısmı kaburga kemiğinden yaratılmıştır. Kaburga kemiğinin en eğri yeri üst tarafıdır. Eğri kemiği doğrultmaya kalkarsan kırarsın. Kendi hâline bırakırsan, yine eğri kalır. Öyleyse kadınlar hakkındaki tavsiyemi tutun ve onlara karşı iyi davranın.”Başka bir hadiste de şöyle denilmiştir: “Kadın kaburga kemiğinden yaratılmıştır. Hep seni hoşnut edecek şekilde davranamaz. Eğer ondan faydalanmak istersen bu hâliyle de faydalanabilirsin. Şayet doğrultayım dersen kırarsın. Kadının kırılması da boşanmasıdır.”( Müslim, radâ 59) Âyette ise şöyle beyan edilir: "Ey insanlar O Allah’a karşı gelmekten sakının, korkun ve himayesine girin ki O sizi bir nefisten yarattı ve eşini de ondan yarattı.”( Nisâ Sûresi, 4/1)
    Hadis-i şerif haber-i vahiddir. Yani mütevatir hadis seviyesine ulaşamamıştır. Âyet ise mütevatirdir. Yani değiştirilmeden, çok sağlam bir şekilde, sahabe efendilerimiz ve sonraki râvîler tarafından bize nakledilmiştir. Hadislerin âhad olduğu durumlarda, mesele usul açısından Kur’ân’a göre yorumlanmalıdır. Şimdi Kur’ân’ı esas alarak hadis-i şerifi yorumlamaya çalışalım: Burada Hz. Havva’nın Âdem’den (aleyhisselam) yaratılmasını, Arapça gramer yönüyle düşündüğümüzde bizzat Hz. Âdem’in kendisinden değil de onun mahiyetinden yaratılması şeklinde anlamamız daha uygundur çünkü âyette Âdem (aleyhisselam) hakkında kullanılan zamir, erkekler için kullanılan “hû” değil kadınlar için kullanılan “hâ”dır. Öyleyse bizzat kendisinden değil de kendi mahiyetinden bahsedilmektedir. Bu durumda, Hz. Havva validemiz, Hz. Âdem’in (aleyhisselam) mahiyetinden yani onun çamurundan, onun protein çorbasından yaratılmış demektir. Dolayısıyla iki eş de aynı cins karışımdan var edilmiştir. Ayrıca, âyette “ondan” denilmesi, erkekle kadının aynı olmadığına, aynı kaynaktan yaratılsalar da farklı tabiatları barındırdıklarına bir işarettir. Esasında aynı hamurdan yaratılmaları, iki tarafın da birbirlerine ısınmaları, birbirlerini sevmeleri ve nesillerini devam ettirebilmeleri için sebepler planında gerekliydi zira aynı cinsten olmayan varlıkların soylarını devam ettirmeleri mümkün değildir. Buradan hareketle kadının, erkeğin eğe kemiğinden yaratılması kadının ikinci planda bir varlık olarak yaratılması manasına gelmez. Bilakis, kadının erkeğe eş olduğunun, onunla aynı hamuru paylaştıklarının bir delilidir.
    Eğe kemiği eğridir, kırılgandır, incedir. Kadının da bu eğri yapıdan alındığı beyan edilmiştir. Böylelikle Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem), kadınların kırılgan ve nazik yapılarına işarette bulunmuş ve onlara karşı erkeğin hassas olması gerektiğini belirtmiştir. Nitekim bu yönde beyan buyrulan pek çok hadis-i şerif vardır. Misal olarak ikisini zikredebiliriz:"En hayırlınız, ailesi için hayırlı olandır. Bana gelince ben, aileme karşı sizden en hayırlı olanınızım.”"Kadınlara karşı hayırhah olun çünkü onlar sizin yanınızda emanetler gibidirler. Onlara iyi davranmaktan başka bir hakkınız yok, yeter ki onlar açık bir çirkinlik işlemesinler.”Kadın, kırılmaya müsait bir yapıdadır. Bu yapısındandır ki o, istismarcıların ve bir kısım fesat şebekelerinin eline düşünce, kırılganlığı ve inceliği birer zaafa dönüşmüş ve bu yönleriyle, sefih duyguların tatmin vasıtası olmuş, şahsiyeti ve manevî yönü âdeta yok sayılmıştır. Neticede bu muallâ varlık, her türlü reklam, istismar ve imaj malzemesi olacak kadar basitleştirilmiştir. Kadınların böyle kötü bir âkıbete maruz kalmamaları için hadis-i şeriflerde erkeklere denilmiştir ki: Onları, fıtratlarından kaynaklanan bazı özellikleri itibarıyla birden düzeltmeye kalkmayın yoksa kırılırlar; oldukları gibi de bırakmayın ve ilgisiz kalmayın, o zaman da eğriliğe meyyal yönleri inkişaf eder ve şahsi, ailevi ve ictimaî planda bazı olumsuzluklar ortaya çıkar. Öyleyse onlara sabırla, merhametle, şefkatle muamele edin ve bazı şeyleri de zamana bırakın.
    Hadis-i şeriflere dikkatle baktığımızda, kadının kaburga kemiğinden yaratılması ifadesinden hemen sonra bazı özelliklerin sayıldığını görürüz: Mesela biraz önce zikrettiğimiz hadiste onun her zaman kocasının hoşuna gidecek şekilde davranamayacağı anlatılmaktadır. Bu da erkeği, “hanımının her huyu hoşuna gitmese de onu kırma, onun hoşuna giden taraflarına bak” şeklinde yönlendirme demektir. Nitekim başka bir hadiste bu husus açıkça ifade eden “Bir mümin, hanımındaki hoşlanmadığı bir huya karşı hoşnutsuzluğunu. onu defterden silecek bir kin derecesine vardırmasın zira beğenmediği bir huyla karşılaşsa bile, nasıl olsa bir başka huyunu beğeniyordur.”Özet olarak ifade edecek olursak; kadının, erkeğin eğe kemiğinden yaratılmış olduğunu belirten beyanlarda; bunun kadın için bir noksanlık değil, erkekten yani eşinden bir parça olduğuna, iki cinsin de aynı insanlık hamurundan yoğrulduğuna, bununla beraber kadının yapısındaki kırılgan yapıya, erkeğin kadına karşı hassas olması ve onu kırmaması gerektiğine, kadının kendine ait ince yapısının erkekler tarafından suistimal edilmeyip güzelce hayır istikametinde yönlendirilmesi gerektiğine ve daha bilemediğimiz pek çok hakîkate işaretler vardır.
     
    Son düzenleme: 23 Şubat 2014