El-Muahhir Esması İle Hakka Münacat Sen sabırsız kullarına zamanı zehir edersin, Saadetle geçen demi, coşkun bir nehir edersin, Elbette ki tehirinde vardır bir ilâhî hikmet; Kimi zaman semereyi dondurup te'hîr edersin... Yârabbi... Bilen sensin her olayı zuhurundan önce, Şüphesiz ki geleceği bilen sensin. Yarattığın canlıların bilirsin her birini, Görürsün encamını, bilirsin âhirini... Gecenin karanlığını güneş ile silen sensin, Her işinde bir hikmet var, Her kışın sonunda bahar, Hayrı da, şerri de erteleyensin... Biz gafil kulların sâde bakarken zahire, Çoğu kez isyan ederiz işimiz kalsa âhire... Verdiğin bir felâketin Belki selâmettir sonu. Öfke tatlı, sabır acı, Varsa da tehirde hayır, bizler bilemeyiz onu. Sen bilirsin Yâ İlâhî, Bizi ne bekliyor yarın, Telaş fırtınası eser üzerinde umutların... Boşa çıksa bir tek umut, Yaş dökeriz bulut bulut... Bilmeden hakkımızda hayır getirmeyen şeyi, İhmal etmeyiz zâtından yalvararak dilemeyi. Dileğimizi verirsen mağdur olacağız belki, Yârabbi senden dilemek o kadar güzel ki... İsteriz durmadan sonsuz hazînenden, Hiç ümit kesmeyiz asla senden... Dilersen vermezsin, dilersen verirsin, Kimi zaman ertelersin, sen el-Muahhir'sin... Her şey senden gelir, Her şey sana döner, Kulun senin rızân ile yükselir, Yine senin gazabınla gayyalara iner... El-Muahhir'sin İlâhî, erteleyensin, Bilirsin felâketimizi yaptığımız hızdan, Bizi bağışla ve koru sabırsızlığımızdan.