El-Mani Esması İle Hakka Münacat Sen istemezsen bulunmaz, ölümün çâresi hani? Sensin Musa'ya yol veren ve Firavn'a olan mâni, Senin rızân olmadıkça yaprak bile kımıldamaz; Bulamaz dermanı tabib vuramaz hançeri cani... Yârabbi... Senin rızân olmadıkça yel esmez, Vuramaz deli dalgalar sahile. Taşı kesen bıçak, parmağı kesmez, Sen izin vermezsen, her şey nafile... Senin rızân olmazsa kuşlar çırpamaz kanat, Ve yaprak kımıldamaz esen rüzgâra inat. Çarpar mı yüreğimiz eğer vermezsen izin? Yöneteni değiliz Yârabbi kendimizin.. . Sen izin vermeyince eser mi fırtınalar? Mâni olursan eğer, uğramaz giden bahar. Uysa da gafil kişi nefsin kıvrak ziline, Eğer yok ise rızân, eremez menziline... İnandık, her şey senin rızân ile olacak, Sen izin vermez isen Tutuşup yanmaz ocak, Kıvılcım almaz ateş, odunu kesmez nacak. Mutlaka her şey senin iznine yaslanacak... Yârab, sensin el-Mâni', Eğer niyetimizde varsa şer işe karar, Verecek isek zarar, Engel sensin İlâhî, işimize ol mâni... Yâ İlâhî, fena işe kımıldatma kolumuzu, Engel olup, hayra çevir, şerre giden yolumuzu. Elbette ki gönlümüzden geçenleri bilen sensin, Hayrı bırakıp da şerri seçenleri bilen sensin, Kapılıp kibrin yeline, ayağı yerden kesilip, Havalardan uçanları bilen sensin... Mâni ol Yâ İlâhî, uyup nefse ve İblise, Giyeceksek som kibirden elbise... Vesile sensin Yârab, mutlaka her hayra, el-Mâni' vasfın ile mâni olansın şerre. Ne yücesin ey İlâhî, engelsin şer işimize, Her nefeste şükretsek az, sana yüzbin kerre..