Ehl i sünnet in kader anlayışı nedir

Konusu 'Dini bilgiler' forumundadır ve saadet tarafından 1 Kasım 2016 başlatılmıştır.

  1. saadet

    saadet Moderatör Admin

    Ehl i sünnet in kader anlayışı nedir



    Kader, bir iman rüknüdür ve şöyle tarif edilir: “Kader, Hak Teala nın, ezelden ebede kadar olmuş ve olacak her şeyin, her şeyini ve her halini, zamanını ve mekanını, sıfatlarını ve özelliklerini ezeli ilmiyle bilip, ona göre takdir etmesidir.”

    Kaza ise, kaderde planlanan bir şeyin yaratılması, varlık sahasına çıkarılmasıdır. Kainatın altı devrede yaratılışından, insanın ana rahminde dokuz ayda teşekkülüne kadar her hadise kaderi gösteriyor!..

    Güneş sisteminden atom sistemlerine kadar her hikmetli tanzim, kaderi ilan ediyor!..

    Elementlerin sayıları ve özellikleri, kaderden haber veriyor!..

    Bitkilerin ve hayvanların cinslere, türlere ayrılmış olması, her türe farklı kabiliyetler takılması, hep kader ile olmuş!..

    Meleklerin, hayvanların ve cansızların sabit makamlı kılınması, insanların ve cinlerin ise imtihana tabi tutulması, kader ile planlanmış!...

    Cennet ve cehennemin yaratılması, ilahi ilim ile takdir edilmiş!. O menzillere hangi yollardan gidileceği de yine kader ile tespit edilmiş!...

    Hangi güzel amele ne kadar sevap, hangi günaha ne kadar azap verileceği de kader ile tayin edilmiş!..

    Bir bilim dergisinde insan bedenindeki harika nizam anlatılıyor ve ilahi takdir konusunda çok güzel misaller sıralanıyordu. Ve yazı şöyle bağlanıyordu: “Bedenimizin tamamı bir yana, sadece baş parmağımız olmasaydı teknik ve medeniyet ortaya çıkmazdı.” Gerçekten de, bütün buluşlar, keşifler, sanatlar bir yönüyle, baş parmağa bağlı. O da diğer parmaklarla yan yana gelseydi, ne kalem tutabilirdik, ne kaşık, ne de çekiç. İnsanoğlu, bütün varlık alemi bir yana, sadece başparmağına ibret nazarıyla bakabilse, ilahi takdiri en açık bir şekilde görecektir.

    Kader konusunda ezberledikleri birkaç soruyu durmadan tekrarlayan adamlar, kaderin bu asli manasını hiç düşünmezler. Şu haşmetli kainatın bir ezeli ilim ve takdirle, safha safha yaratıldığı akıllarından bile geçmez. Kaderin bu haşmetli tecellilerini seyredemedikleri gibi, çekirdekleri, tohumları, yumurtaları, spermaları, genleri de bu açıdan değerlendiremezler. Halbuki, bu küçük yaratıklar sanki cisimleşmiş birer plan, birer program... Allah'ın harika takdirini ve ince hikmetini aklı başında olanlara ilan ediyor, ders veriyorlar.

    Mu'tezile mezhebi, fiillerde irade ve ihtiyarı insana verip, insanın fiillerinin yaratıcısı kabul ettikleri için el-Kaderiyye; Ru'yetullah, Allah'ın sıfatları ve halk-ı Kur'an gibi meselelerde Cehm b. Safvan'ın görüşlerine katıldıkları için el-Cehmiyye, Allah'ın bazı sıfatlarını kabul etmedikleri için de Muattıla olarak zikredilmişlerdir. Fakat onlar bu isimleri kabul etmeyip, kendilerini Ehlul-Adl ve't-Tevhid olarak vasıflandırmışlardır.