Ebu Dülame ’nin Köpeği Ünlü Arap mizah şairi Ebu Dülame (ö.161/777), ilk Abbasi halifelerinden Mansur ve Mehdi dönemlerinde şaka ve latifelerle karışık zekice sohbetleriyle meşhur olmuştur. Hiciv ve alaylı bir dili, garip huyları olan bu şair, halifelerin sarayında enteresan fıkra ve hikayeleriyle tanınmıştır. Ebu Dülame bir gün halife Mehdi'nin yanında onu öven bir naat okumuştu. Halife de ona ihtiyacı neyse kendisinden istemesini söyledi Ebu Dülame ise kendisine bir köpek verilmesini istedi. Halife bu isteğe öfkelenerek: “Ben sana benden ihtiyacını istemeni söylüyorum, sen ise benden bir köpek hediye etmemi istiyorsun,” dedi. Ebu Dülame de buna karşılık: “Ey halife! İhtiyaç benim için mi yoksa senin için mi,” dedi. “Tabikide senin için!” cevabını alınca, “Ben de sadece bana bir av köpeği vermeni istiyorum işte!” dedi. Halife de ona bir köpek verilmesini emretti. Ebu Dülame dedi ki: “Ey halife! Bana bir hediye daha ver. Avlanmaya çıkacağım ama av hayvanını yaya olarak mı kovalayacağım?” Bu söz üzerine bir binek hayvanı verildi. O yine: “Ey halife! O hayvana kim bakacak,” dedi. Halife de onun için genç bir seyis verilmesini emretti. Adam yine dedi ki: “Ey müminlerin halifesi! Bana bir hediye daha vermelisin. Ava çıkıp avladığımı eve getirdiğim zaman, onu bana kim pişirecek?” Bu söz üzerine de bir cariye verilmesi emredildi. Adam tekrar dedi ki: “Ey müminlerin halifesi! Bunlar çöl ortasında mı konaklayacaklar?” Bu defa halife bir ev verilmesini emretti. Adam bu kez: “Ey müminlerin halifesi! Sen benim boynuma çoluk çocuk yükünü yükleyiverdin. Ben bunların yeme içme ihtiyacını nereden karşılayacağım?” – Sana bin dönüm bakımlı, bin dönüm de harap ve imarsız yer verdim. – Ben de halifeye çöl arazisinden yüz bin dönüm veriyorum. Fakat bin dönüm bakımsız yere karşılık hazine arazisinden bakımlı bir dönüm (yani binde bir) yer istiyorum! – Peki, başka bir ihtiyacın kaldı mı? – Evet, izin verirsen elini öpmek istiyorum. – Hayır, buna izin yok! – Vallahi verdiklerinden mahrum kalmak, bana göre elini öpememekten hafif kalır. İbn Hallikan, Vefeyatü’l-A’yan (Beyrut 1997), 2/320-21.