DUHAN SURESİ (سورة الدخان) Kur’an-ı Kerim’in kırk dördüncü suresi. Mekke devrinin sonlarında muhtemelen Zuhruf suresinin ardından ve Casiye suresinden önce nazil olmuştur. Mushafta “ha-mim” ile başlayan yedi surenin beşincisidir. ayetleri Kufe sayımına göre elli dokuz, Hicaz sayımına göre altmıştır. Bu fark, baştaki “ha-mim” rumuzunun müstakil ayet sayılıp sayılmamasıyla ilgili görüş ayrılığından doğmaktadır. Fasıla*sı (م، ن) harfleridir. Sure, ismini onuncu ayette geçen ve “duman” anlamına gelen duhan kelimesinden almaktadır. Aynı zamanda surenin nüzul sebebi olan duhanın, söz konusu ayette gökyüzünden gelip insanların üzerine bir azap olarak çökeceği bildirilmiştir (bk. DUHaN). Hz. Peygamber’den kıyamet alametleriyle ilgili olarak rivayet edilen bir hadiste geçen duman ise (bk. Müsned, IV, 6, 7; Müslim, “Fiten”, 39, 40; İbn Mace, “Fiten”, 25, 28; Tirmizi, “Fiten”, 21) kıyamet öncesinde meydana gelecektir. Buna göre gökten inecek olan bir duman bütün yeryüzünü kaplayacak, her taraf bacasız fırın gibi ısınacaktır. Bu suredeki duhan ile kıyamet alametlerinden olan duhanın aynı olduğunu söyleyenler olmuşsa da bunların birbirinden farklı olduğunu ileri sürenler çoğunluktadır. Zira biri zuhur etmiş ve geçmiştir, diğeri ise zuhur edecektir (bk. Tecrid Tercemesi, III, 279-280). Duhan suresinin konusunu, kitaba ve peygambere inanmanın gereği ve önemi, inanmayanların dünya hayatında uğrayacakları sıkıntılarla ahirette çekecekleri azap, iman edip kötülüklerden sakınanların ise ebedi mutluluğa erecekleri hususu teşkil eder. Sure, dinde kitabın ve vahyin önemini vurgulamak amacıyla kitaba yeminle başlar. İlk ayetler, Kur’an-ı Kerim’in her hikmetli işin hükme bağlandığı mübarek bir gecede indirildiğini açıklar; her şeyin ve herkesin rabbi olan Allah’ın böyle apaçık ayetlerle dolu bir kitap göndermesinin ilahi bir rahmet olduğunu belirtir (ayet 1-8). Daha sonraki ayetler, Mekke müşriklerinin söz anlamaz, ibret almaz ve uslanmaz tutumlarının kötü akıbetini açıklamak üzere Firavun ile kavminin durumunu ibret verici tarihi bir olay olarak anlatır. Vaktiyle İsrailoğulları, Allah tarafından gönderilen peygamber sayesinde Firavun’un zulmünden kurtulmuştu. Onlar denizi yarıp geçmişler, fakat gerçeğe karşı direnen Firavun ile adamları boğularak helak olmuşlardı. Geride bıraktıkları birçok dünya nimeti başka kavimlere intikal etmiş, kendileri ise yaratana ve yaratılmışlara karşı işledikleri suçların kötü sonuçlarıyla başbaşa kalmışlardı. “Ne gök ağladı onlara ne yer, ne de cezaları ertelendi” (44/29). Mekke müşrikleri Mısır firavunlarından, Yemen’deki Tübba‘ hanedanından ve onlardan önceki diğer kavimlerden daha güçlü değildir. Günahkar olan bütün o kavimler helak edildiğine göre Mekke müşriklerinin helaki de mümkündür. Ayrıca burada öldükten sonra dirilmeyi ve ahirette hesap vermeyi inkar edenlerin cehennemdeki azaplarının dünya hayatında çektikleri sıkıntılardan kat kat ağır olacağı haber verilir. Bu ayetlerin (9-50) ardından kötülükten sakınan müminlere verilecek cennetlerin güzellikleri anlatılır. Bu büyük kurtuluşun inananlara Allah’ın bir nimeti olduğu bildirilir (ayet 51-57). Sure, “Biz bu kitabı düşünüp ibret almaları için senin dilinle indirip kolaylaştırdık. Artık sonucu bekle, onlar da bek lemektedirler” mealindeki uyarı ayetleriyle sona erer (58-59). Surenin baş taraftaki ayetlere atıfta bulunarak bu şekilde sona ermesi, hem konunun başıyla sonu arasındaki bağlantıyı sağlamak, hem de inanmayanların dünya ve ahirette karşılaşacakları güçlüklere dair yapılan uyarıyı pekiştirmek amacını güder. Nitekim Duhan suresinden sonra gelen Casiye suresi, onların başlarına gelecek felaketleri daha ayrıntılı bir şekilde ele alır. Duhan suresinin faziletine dair, “Kim geceleyin Duhan suresini okursa sabaha kadar yetmiş bin melek kendisi için istiğfarda bulunur”; “Kim cuma gecesi Duhan suresini okursa günahları bağışlanır” (Tirmizi, “Fezailü’l-Kuran”, 8) mealinde iki hadis rivayet edilmişse de bunların ve özellikle ikinci hadisin ileri derecede zayıf olduğu anlaşılmaktadır. Nitekim Tirmizi hadisleri zikrettikten sonra her ikisi için de garib* değerlendirmesini yapmış, senedlerinin illetlerine dikkat çekmiştir.