Duha Suresi hakkında bilgi (سورة الضحى) Kur’an-ı Kerim’in doksan üçüncü suresi. Mekke devrinde nazil olmuştur, on bir ayettir. Fasıla*sı (ا، ث، ر) harfleridir. Adını birinci ayetteki “kuşluk vakti” anlamına gelen duha kelimesinden alır. Kuşluk vaktine yeminle başlayan sureye Ve’d-Duha suresi de denilir. Vahyin bir müddet kesilmesi sebebiyle Mekke müşrikleri arasında çıkan, “Rabbi Muhammed’i terketti, ona küstü” şeklindeki dedikodulardan Hz. Peygamber’in duyduğu üzüntü üzerine nazil olmuştur (surenin nüzul sebebiyle ilgili rivayetler için bk. Buhari, “Tefsir”, 93, “Teheccüd”, 4, “Fezaǿilü’l-Kurǿan”, 1; Müslim, “Cihad”, 114-115; Tirmizi, “Tefsir”, 82; Hakim, II, 526-527). Vahyin kesilme süresiyle ilgili olarak iki üç günden kırk güne kadar varan çeşitli rivayetler mevcuttur. Duha suresi, İslam güneşinin yükselişini sembolize eden kuşluk vaktiyle küfür ve şirk döneminin, bitmeye yüz tutmuş karanlık bir geceyi andıran haline yeminle başlar. Allah’ın Hz. Peygamber’i terketmediği ve kendisine darılmadığı bildirilir. Hz. Peygamber’i yakın bir gelecekte büyük başarıların beklediği, peygamberlik görevinin sonunun başlangıcından daha hayırlı olacağı müjdelenir. Aslında Hz. Peygamber annesiz babasız büyüyen bir yetimken rabbi kendisini koruyup kollamış ve ona peygamberlik vermiştir. Artık rabbin desteğinden uzak kalması ve terkedilmiş bir duruma düşmesi söz konusu değildir. Surenin ikinci yarısındaki ayetler ilk nazarda bir başa kakma üslubu taşır gibiyse de dikkatle incelendiğinde böyle olmadığı görülür. Daha önce verilen nimetlerden söz edilmesi başa kakma değil peygamberlikten sonra verilecek nimetlerin daha öncekilerle kıyaslanamayacak kadar büyük olduğunu anlatmak içindir. Nübüvvetten önce resulünü kimseye muhtaç etmeyen Allah nübüvvetten sonra mı yüz üstü bırakacaktır. Artık bir peygamberden beklenen görevleri yerine getirmesi, yetime, kimsesize sahip çıkması, ihtiyacı olanları eli boş çevirmemesi gerektiği belirtilir. Sure, rabbin nimetlerini dile getirmeyi emreden bir ayetle son bulur. Bundan da en büyük nimet olan İslam dininin tebliğ ve talim edilmesi istendiği sonucu çıkarılmalıdır. Bu özellikleri ve muhtevasıyla sure yalnız Hz. Peygamber için değil her zaman ve her yerde bütün müslümanlar için büyük bir manevi güç ve moral kaynağıdır. Duha suresinin bir önceki Leyl suresiyle anlam ilişkisi vardır. Leyl suresi, iyilerin ileride hoşnut ve razı olacaklarını müjdeleyen ayetle son bulurken bu surede, “Rabbin sana verecek, sen de razı olacaksın” mealindeki ayetle bu müjdeye açıklık getirilmiş olur. Bundan sonraki İnşirah suresi ise hem üslup hem de anlam bakımından Duha suresinin devamı gibidir. Çünkü bu surede Peygamber’in göğsünün genişletildiği, sırtındaki ağır yükün kaldırıldığı ve namının yüceltildiği bildirilir. Duha suresinin başında yer alan, “Rabbin seni terketmedi, senden yüz çevirmedi” mealindeki ayete karşılık İnşirah suresi, “Öyleyse sen de sadece rabbine yönel” ayetiyle son bulur. Duha suresini okumanın faziletine dair Sa‘lebi ve Vahidi gibi müfessirlerce Übey b. Ka‘b’dan nakledilen ve daha sonraki bazı tefsir kitaplarında da yer alan, “Kim Duha suresini okursa Allah onu Muhammed’in şefaatine layık gördüğü kulları arasına alacak, ona ayrıca yetim ve dilencilerin sayısının on katı sevap yazacaktır” mealindeki hadisin mevzu olduğu kabul edilmiştir (Zerkeşi, I, 432; Duha suresinin ve daha sonraki surelerin sonunda tekbir getirilmesiyle ilgili rivayet için bk. BEZZi; TEKBiR).