Dualarım kabul olmuyor ne yapmalıyım? Dualarımız Kabul Olmuyor mu?

Konusu 'Dua hazinesi' forumundadır ve Lasey tarafından 10 Aralık 2018 başlatılmıştır.

  1. Lasey

    Lasey Admin

    Dualarım kabul olmuyor ne yapmalıyım? Dualarımız Kabul Olmuyor mu?

    Dualarımız-Kabul-Olmuyor.


    Dualarımız Kabul Olmuyor mu?Çoğu zaman; Rabbimiz Kur’an’da: “Bana dua ediniz, duanızı kabul edeyim” buyurmaktadır Oysa ki biz defalarca dua ederiz ve bunlardan bir çoğunun kabul edilmediğini görmekteyiz“Bunun hikmeti nedir.” diye sorgulamadan edemiyoruz.

    Dua, insanın Allah’a karşı yakarışı, yalvarışı, niyazda bulunuşudur. Peygamber Efendimiz’in (sav) ifadesiyle, “Dua ibadetin özüdür.” , “Dua müminin silahıdır, dinin direğidir, göklerin ve yerin nurudur.”
    İnsan beden ve ruhtan ibaret değerli bir varlıktır. Bedeni yemeğe, içmeğe, uyumaya, dinlenmeye ihtiyaç duyduğu gibi, ruhu da ibadet ve duaya ihtiyaç duymaktadır. Bunun için Yüce Rabbimiz kendisine ibadet etmemizi emrettiği gibi, dua etmemizi de emretmiştir: “Rabbiniz şöyle buyuruyor: Bana dua ediniz, duanızı kabul edeyim. Bana ibadet ve dua etmekten kibirlenenler, hor ve hakir olarak cehenneme gireceklerdir.” (Mümin/60)“Kullarım Beni senden sorduklarında, bilsinler ki, gerçekten Ben onlara çok yakınım, Bana dua edenin duasını kabul ederim.” (Bakara, 186)
    “Rabbinize yalvara yakara ve içten dua ediniz.” (A’raf, 55), “O’na azabından korkarak ve rahmetini umarak dua ediniz. Şüphesiz ki, Allah’ın rahmeti iyilik edenlere- güzel fiil ve davranış sergileyenlere çok yakındır.” (A’raf, 56),
    Allah’ın rızasına uygun olan hususlarda ihlasla yapılan duanın kabulü, bize göre bazan uzasa da sonunda kabul olacağında şüphe yoktur. Çünkü Yüce Rabbimiz yapılan duaları geri çevirmeyeceğini, kabul edeceğini beyan etmiştir. Yeter ki biz dileklerimizi, isteklerimizi Cenab-ı Hakka ihlasla, içtenlikle arz edelim. Hiç unutmayın ki, Cenab-ı Hak mücîbü’d-deavat/ duaları kabul eden, kadı-i hacat/ istekleri yerine getirendir.


    Biz, Yüce Rabbimizden bazen öyle dileklerde, öyle isteklerde bulunuruz ki, bunların hakkımızda hayırlı olup olmadığını bilemeyiz. Biz hayırlı dileklerde, hayırlı isteklerde bulunduğumuzu zannederiz, oysa bu bazen şerli olabilir. Şerli zannettiğimiz şeyler de hayırlı olabilir. Nitekim yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim’de bu hususa dikkat çekilerek: “Hoşunuza gitmeyen bir şey sizin için iyi olabilir, hoşunuza giden bir şey de sizin için kötü olabilir. Bunların gerçeğini Allah bilir, siz bilemezsiniz.” (Bakara, 216) buyrulur.
    Mevlana şöyle der: “Nice dualar vardır ki, dua edenin aleyhinedir. Onun ziyanına ve helakine sebep olacak bu duaları pak ve mukaddes olan Allah, kereminden, merhametin- den dolayı kabul etmez.”
    Bazen de insanın bir şeye canı sıkılır, hayır dua eder gibi başlar beddua etmeye. Oysa bu da hoş bir şey değildir. Da ha sonra bundan pişman da olabilir. İnsan aceleci bir karaktere sahiptir. Kur’an-ı Kerim insanın bu özelliğini ne güzel tespit etmiştir: “Bazen insan hayra dua eder gibi, şerre dua eder/ kötülük gelmesi için bedduada bulunur. İnsan çok acelecidir.” (İsra, 11)

    Duaların kabul edilmesi demek,bu dünyada hemen karşılığının verilmesi demek değildir. Bazen yüce Allah dualarımızın karşılığını bu dünyada verir, bazen de ahirette verir ve bazen de duamız sebebiyle başımıza gelecek bir kötülüğü ve musibeti üzerimizden def eder. O her şeyi bilir ve hikmeti neyi gerektiriyorsa öyle yapar.
    Birçok hadis rivayet eden yedi sahabeden biri olan Ebû Saîd el-Hudrî (r.a.) Peygamber Efendimiz’den (sav) şöyle rivayet etmiştir: “Her hangi bir Müslüman bir dua eder de duasında bir günah veya akrabalık bağlarını kesme olmazsa, mutlaka Allah Teala onun bu duasına mukabil şu 3 şeyden birini verir;
    1- Ya hemen duasını kabul edip karşılığını verir,
    2- Yahut istediğini onun için ahirete bırakır,
    3- Yahut da ondan bir kötülüğü defeder.” Bunun üzerine ashap:
    “Öyleyse duayı çok yaparız” dediler. Hz. Peygamber (sav) de: “Allah’ın kabul etmesi, sizin duanızdan daha çoktur” buyurdu.
    Birde şunu unutmayalım: Dua, bizleri yaratan Yüce Allah’a sığınmak, O’nun yardım ve himayesini dilemektir. Biz, bizden güçlü Yüce Allah’a sığınıyoruz, O’nun rahmet ve yardımını diliyoruz ama, bizden güçsüz biri bize sığınıp yardım dilediğinde, ona yardımcı olmaya çalışmıyoruz. Başkalarına yardımcı olmayana Allah da yardım etmez. Nitekim Peygamber Efendimiz bir hadis-i şeriflerinde: “Kim duasının kabul olmasını ve sıkıntılarının giderilmesini istiyorsa, sıkıntı içerisinde bulunan kimsenin sıkıntılarını gidersin, onu rahata kavuştursun” buyurmuştur.
    Efendimiz (sav) başka bir hadis-i şeriflerinde de: “Allahü fî avni’l-abdimakane’l-abdü fî avniehîhi: Kul din kardeşine yardım etmeye devam ettiği müddetçe, Allah da ona yardım etmeye devam eder.”buyurmuştur.
    Evet dualarımızın kabul edilmesini, sıkıntılarımızın giderilmesini, darda kaldığımızda imdadımıza yetişilmesini istiyorsak, yeri geldiğinde başkalarının yardımına koşup sıkıntılarını gidermeye, dertlerine deva olmaya çalışmalıyız.Dualarımız kabul olmuyor mu?

    Her zaman dua etmeliyiz…

    Allah dertli kulunun içten, gönülden yapmış olduğu duasını kabul eder ve dertlerini, sıkıntılarını giderir. Nitekim Mevlana Hazretleri Mesnevi’de şöyle demektedir: “O dudak altından sesi çıkarman, o gizli niyazın, o geldiğin ve gideceğin ezel alemi, ruh alemini düşünmen yok mu. İşte samimi, saf ve hüzünlü bir sesle; ‘Ey feryadıma erişen Allah’ım, ey tek yardımcım olan Allah’ım’ demen gerçek duadır.”

    Genelde sıkıntılı ve kederli anlarda dua ederiz, Yüce Rabbimizden sıkıntı ve kederlerimizi gidermesini isteriz. Halbuki mümin sadece sıkıntılı ve kederli anlarında değil, her zaman Yüce Allah’a dua etmeli, niyazda bulunmalıdır. Nitekim Peygamber Efendimiz (sav) bir hadis-i şeriflerinde: “Kim sıkıntılı ve kederli anlarında Allah’ın, duasını kabul etmesini istiyorsa, genişlik anında çok dua etsin” (Tirmizî, Deavat, 9) buyurmuştur.
    Unutmayalım, bütün dileklerimizin, isteklerimizin, arzularımızın karşılanacağı, gerçekleşeceği, dilediğimiz her şeyin verileceği yer dünya değil, ahiret yurdudur, cennettir. Nitekim Kur’an-ı Kerimde cennetten bahsedilirken: “Cennette sizin için canınızın çektiği ve istediğiniz her şey vardır. Bunlar çok bağışlayıcı ve çok merhametli olan Allah tarafından bir ziyafettir.” (Fussılet, 31)

    Dualarımız Kabul Olmuyor mu? Haramdan kaçının..
    Dualarımızın kabul edilmesi için dikkat etmemiz gereken konulardan biri de haramlardan sakınmamız, yediğimiz, içtiğimiz ve giydiğimiz şeylerin, kısaca kazancımızın helal olmasıdır. Nitekim Peygamber Efendimiz (sav) şöyle buyurdu: “Allah paktır, ancak pak olanı kabul eder. Allah müminlere de peygamberine emrettiği şeyi emretmiştir. Peygamberlere: “Ey peygamberler! Tertemiz ve helal olan şeylerden yiyin, güzel amellerde bulunun. Çünkü Ben ne yaparsanız hakkıyla bilenim” (Mü’mi- nûn, 51) buyurdu. Müminlere de: “Ey müminler size rızık olarak verdiğimiz şeylerin temiz olanlarından yiyin, Allah’a şükredin eğer ancak O’na kulluk ediyorsanız.” (Bakara, 173) buyurdu.

    Dualarımız Kabul Olmuyor mu? Amel-i salih işleyin…

    Dualarımızı Rabbimizin huzuruna yükselten ve kabulüne mazhar kılan hususlardan biri de güzel amellerimiz, faydalı işlerimizdir. Nitekim Fatır sûresinin 10. ayetinde şöyle buyrulur: “Kim izzet ve şeref istiyorsa bilsin ki, izzet ve şerefin hepsi Allah’ındır. O’na ancak güzel sözler yükselir/ ulaşır. Onları da Allah’a amel-i salih yükseltir.”
    Ayette zikredilen “el-kelimü’t-tayyib: güzel sözler”, kelime-i tevhid, veya -sübhanellahivelhamdülillahi ve la ilahe illallahüvellahüekber sözleri, ya da Fahrüddin er-Razî’nin de tercih ettiği gibi Allah’ı zikretmek, insanlara öğüt verip doğru yolu göstermek ve ilimle meşgul olmak gibi her türlü yararlı sözlerdir.

    Bunları Allah’a yükselten, dolayısıyla da dualarımızın kabulüne vesile olan şeyler salih amellerimiz, her türlü yararlı/faydalı işlerimizdir. Bakara sûresinin 45. ayetinde de şöyle buyrulur: “Sabretmek ve namaz kılmak suretiyle Allah’tan yardım dileyiniz.”