Dua ile Ruh ve Beden Sağlığını Koruma

Konusu 'Dua hazinesi' forumundadır ve Adile tarafından 25 Şubat 2013 başlatılmıştır.

  1. Adile

    Adile Admin

    Ruh ve beden sağlığı için dua

    İbadetlerin bir hedefi de, insanı ruhen ve bedenen sağlam tutmak, ruhî ve bedenî hastalıklara karşı korumaktır; hatta malının sağlığını bile korumaktır. Çünkü namaz gibi bir ibadet, abdest ve yıkamayı ön şart kabul etmekl beden temizliğine, özellikle namaz ve oruç insanın ru' temizliğine, zekât özellikle insanın malının temizliğin birer vasıtadır. Bu bakımdan, bütün ibadetleri terapi olara tarif etmek mümkündür. Bazı hastalıklar vardır ki, sebebi mikrobiktir ve insanın cismine arız olur.

    Bazı hastalıkla da vardır ki, sebebi mikrobik değildir, yani ruhîdir ve insanın ruhî fonksiyonlarına ve yaşantısına arız olur. Faka ruhla beden arasında kesin ve kategorik bir ayrım olma dığından, bedenî bir hastalık bazan ruhî yaşantıyı da hasts ettiği gibi, ruhsal bir hastalık bazan bedeni de etkileyebilir O halde, tam ve sağlıklı bir kişilik için, hem bedeni hem de ruhu dengeli bir şekilde sağlıklı tutmak gerekir. İslâm bir îman-ibadet sistemi olarak her türlü hastalığa karş hem koruyucu bir hekimlik, hem de iyileştirici etkin bi ilaçtır.

    îman, her şeyden önce insanın, ruh ve kalp temizliği demektir. İnsan, Allah'a inanmakla benliğini başka şeylerden temizler, Allah şuurunu yerleştirir; küfür ise kirli lik, kalbin kararması demektir. İman insanın güzel, temi; ve doğru fiiller yapmasına vesile olduğu halde, küfü] genellikle
    insanın çirkin ve yanlış işler yapmasına sebe| olur. İnanmakla insan iç huzura kavuşur, inanmamakla da iç huzursuzluğa girer.

    "Amerikan Tabipler ve Operatörler Derneği"nden Doktor Harold Hein, ortalama 44 yaşında bulunan işçilerden 176 erkeği incelediğini; bunların yarısının kaynağı sinir gerginliği olan üç hastalıktan birine müptelâ olduk¬larını gördüğünü söylüyor. Bu hastalıklar, kalp çarpıntısı, ülser ve tansiyon yüksekliğidir.

    Doktorların bu konuda sabır tavsiyeleri Kur'ân-ı Kerîm'in tavsiyesi yanında çok zayıf kalır:

    "Allah'a dayan; vekil olarak Allah yeter." (Nisa: 80)

    "Allah dilediğine geniş rızık verir, dilediğine de dar." (Sâd: 25)

    "Yeryüzünde hiçbir canlı yoktur ki, rızkı ancak Allah'a ait olmasın. O, onun nerede olduğunu ve nereye yerleştiğini bilir. Bunların hepsi apaçık bir kitaptadır." (HM: 6)

    "Allah insanlara rahmetini açarsa, onu kimse tutamaz. Allah'ın vermediğini de O'ndan başka kimse veremez. O, güçlü ve her şeyi yerli yerinde yapandır." (Fâttr: 2)

    Psikologlar, ruh hastalıklarının şifasında ve bunlardan korunmada îmânın en önemli bir faktör olduğunda müttefiktirler. Harward Üniversitesi'nde felsefe Profesörü o lan William James "Ruhsal ıstırabın en büyük ilacı, hi şüphesiz îmandır" diyor.
    Yine psikologlar sinirsel gerginliğin ve ruhsal sıkıntı nın ilacı, bir dost sahibi olmaktır kanısını ileri sürüyorlaı Peki Allah'tan daha iyi dost ve
    O'nun daima seninle berabe olduğunu düşünmekten bunu böyle bilmekten daha yakır ve daha derin bir teselli olur mu? İnsanı teselli edecel bir arkadaşa ihtiyaç bulunduğu hususunda söylemiş ol dukları sözleri, Kur'ân Kerîm'in ilmine ve onun tavsiyesine nereden ulaşabilir? Zira Cenâb-ı
    Hak (c.c.) şöyle buyuruyor:

    "Eğer kullarım sana benden sorarlarsa, bilsinler ki ben onlara yakınım. Beni çağırdığı zaman çağıranın duasına cevap veririm." (Bakara: 186)

    "Biz ona şah damarından daha yakınız." (Kâf: 15)

    "Üç kişi gizli söyleşmez ki, dördüncüsü Allah olmasın." (Mücâdele: 6)

    Sonuç olarak Cenâb-ı Hakk'ın şu mübarek sözünü işitmek, ruha rahatın ve huzurun en yücesini getirir:

    "Her güçlükle beraber bir kolaylık vardır. Her zorlukla beraber bir kolaylık vardır." (İnşirah: 4-5)

    Kur'ân-ı Kerîm kalbin ve hissin bütün köşelerine nüfuz edecek kâmil bir îmanla Allah'a bağlanmayı, O'na duâ etmeyi öğütlemiştir. Allah'a îmâna,
    O'na tevekküle ve O'na duâ etmeye davet eden âyetler Kur'ân-ı Kerîm'in pek çok yerinde tekrar edilmektedir. Bütün peygamberle¬rin ilk davet ettikleri şey, tek olan Allah'a îman ve O'na ibadettir. Bütün ilâhî dinlerin esası budur. Zira dînin yani semavî dînin aslı, Allah'a îmân ve O'na ibadettir. Değişik çağlarda gelen peygamberler bunu haykırmışlardır:

    "Biz Nuh'u kavmine gönderdik, O, "Ey kavmim! Al¬lah'a ibadet edin" dedi." (Mü'minûn: 23)

    "İbrahim'i de göndermiştik. Kavmine: "Allah'a ibadet edin, O'ndan korkun" demişti." (Ankebût: 16)
    Psikolojik ve pedagojik araştırmalar göstermiştir ki, Allah'a îmân etmek, O'na güvenmek ve O'na duâ etmek, bütün ruhsal hastalıklardan, sinirsel ıstıraplardan, hüzün keder ve korkudan kaynaklanan maddî hastalıklardan kurtulmanın ve korunmanın en büyük ilâcıdır. Konuyu Dr, Alexis
    Carrel şöyle dile getiriyor:

    "Diyebilirim ki, namaz, günümüze kadar bilinen kuvvet ve hareket kaynaklarının en büyüğüdür. Ben şahsen doktor olmam nedeniyle, tedavi ettiğim hastalar üzerinde bunun bir çok örneklerini gördüm. Nice hastalar gelmiştir ki, ben onların tedavisinde başarısız kalmışımdır. Tıp ac-ziyet ve teslimiyetinden dolayı işten el çekince, derhal işe namaz müdahele etmiş ve kısa zamanda onları iyileştirmiştir. Namaz adeta Radyum ışınları saçan bir maden gibi bir enerji ve hareket kaynağıdır. İnsanlar, yeteri kadar hareketlerini sağlayacak kuvvet bulamadıkları zaman, sınırlı olan faaliyetlerini namazla çoğaltmaya çalışırlar. Biz, namaz kıldığımız zaman kâinata hakim olan büyük kuv¬vetle ilişki kuruyoruz. O'ndan sızlanarak kendi katında bize bir ışık ve nur vermesini istiyoruz. Onula hayatın sıkıntılarına karşı yardım istiyoruz. Hatta diyebilirim ki, yalnız bu yalvarış dahi tek başına, bize kuvvet ve hereke-timizi iade etmeye yeterlidir. Zira Allah'a yalvarış ve yakarışta bulunan hiçbir kimseyi gösteremezsiniz ki, o yalvarışlar kendisine en güzel sonuç olarak dönmüş olmasın. (Üzüntüyü Bırak, Yaşamaya Bak: 229)

    Tıbbî araştırmaların neticesine göre, bedensel hastalıkların en önemli sebepleri, insanın genel durumu ve sinir sistemindeki bozukluktur. Allah'a îmân yoluyla ruh tedavisi, tıbbın önemli vesilelerinden olmuştur. Psikologlar bu kanaatlerini tereddüde mahal bırakmayacak şekilde ifade etmektedirler. Dr. Bryl şöyle diyor:

    "Gerçek dindar olan bir insan asla ruhsal hastalığa yakalanmaz." Meşhur sinir uzmanı Dale Carnagie şöyle
    diyor:

    "Artık ruh doktorları kuvvetli îmânın ve dîne sarılmanın, sıkıntı, üzüntü ve sinir gerginliğini yenecek, bu hastalıkları şifâya kavuşturacak iki önemli faktör olduğunu idrak ediyorlar."