Dua ile ilgili hadisi şerifler İbnu Ömer (r.a) anlatıyor: "Fahr-i Kainat Efendimiz (s.a.v)buyurdular ki: "Kime dua kapısı açılmış ise ona rahmet kapıları açılmış demektir. Allah'a taleb edilen "dünyevi şeylerden" Allah'ın en çok sevdiği afiyettir. Dua, inen ve henüz inmeyen her çeşit "musibet" için faydalıdır. Kazayı sadece dua geri çevirir. Öyle ise sizlere dua etmek gerekir." (Tirmizî, Daavât 112, (3542).) Ebû Ümâme (r.a) anlatıyor:"Derdi ki: "Ey Allah'ın Resulü! En ziyade dinlenmeye "ve kabule" mazhar olan dua hangisidir?" "Gecenin sonunda yapılan dua ile farz namazların ardından yapılan dualardır!" diye cevap verdi."(Tirmizî, Daavât 80.) "İki şey vardır, asla reddedilmezler: Ezan esnasında yapılan dua ile, insanlar birbirine girdikleri savaş sırasında yapılan dua." (Muvatta, Nidâ 7, (1, 70); Ebû Dâvud, Cihâd 41, (2540).) Fadâle İbnu Ubeyd (r.a) anlatıyor: "Fahr-i Kainat Efendimiz (s.a.v) dua eden bir adamın, dua sırasında Hz. Peygamber (s.a.v)'e salat ve selam okumadığını görmüştü. Hemen: "Bu kimse acele etti" buyurdu. Sonra adamı çağırıp: "Biriniz dua ederken, Allahu Teala'ya hamd u sena ederek başlasın, sonra Hz. Peygamber (s.a.v)'e salat okusun, sonra da dilediğini istesin" buyurdu." (Tirmizî, Daavat 66,(3473, 3475); Ebû Dâvud, Salât 358, (1481); Nesâî, Sehv 48, (3, 44).) Fahr-i Kainat Efendimiz (s.a.v) buyurdular ki: "Dua sema ile arz arasında durur. Bana salat okunmadıkça, Allah'a yükselmez. (Tirmizî, Salât 352, (486). Hz. Übeyy İbnu Ka'b (radıyallâhu anh) anlatıyor: Fahr-i Kainat Efendimiz (s.a.v) birisine dua edeceği vakit önce kendisine dua ederek başlardı."(Tirmizî, Daavât, 10, (3382).) "Resûlullah (s.a.v) duayı 3 kere yapmaktan, istiğfarı 3 kere yapmaktan hoşlanırdı." (Ebû Dâvud, Salât 361, (1524).) Hz. Ebû Hüreyre (r.a) anlatıyor: Fahr-i Kainat Efendimiz (s.a.v) buyudular ki: "Acele etmediği müddetçe herbirinizin duasına icabet olunur. Ancak şöyle diyerek acele eden var: "Ben Rabbime dua ettim duamı kabul etmedi." [Buhârî, Daavât 22; Müslim, Zikr 92, (2735); Muvatta, Kur'an 29 (1, 213); Tirmizî, Daavât 145, (3602, 3603); Ebû Dâvud, Salât 358, (1484).) Ebû Hüreyre hazretleri (r.a) anlatıyor: Fahr-i Kainat Efendimiz (s.a.v) buyurdular ki: "Allah Teala kendisinden istemeyene gazap eder."(Tirmizî, Daavât 3, (3370); İbnu Mâce, Dua 1, (3827).) İbnu Mes'ud (r.a) hazretleri anlatıyor: Fahr-i Kainat Efendimiz (s.a.v) buyurdular ki: "Allahu Teala fazlından isteyin. Zira Allah, kendisinden istenmesini sever. İbadetin en efdali de (dua edip) kurtuluşu beklemektir." (Tirmizî, Daavât 126 (3566).) Fahr-i Kainat Efendimiz (s.a.v) buyurdular ki: "Kardeşinin gıyabında dua eden hiçbir mü'min yoktur ki melek de: "Bir misli de sana olsun" demesin."(Müslim, Zikr 86, 88, (2732, 2733); Ebû Dâvud, Salât 364, (1534).) Hz. Âişe (r.a) anlatıyor: Fahr-i Kainat Efendimiz (s.a.v) buyurdular ki: "Her kim, kendine zulmedene beddua ederse, ondan intikamını (dünyada) almış olur." (Tirmizî, Daavât 115, (3547).) Hz. Enes (r.a) anlatıyor: "Bir adam şöyle dua etmişti: "Ey Allah'ım , hamdlerim sanadır, nimetleri veren sensin, senden başka ilah yoktur, Sen semavat ve arzın celal ve ikram sahibi yaratıcısısın, Hayy ve Kayyumsun (kâinatı ayakta tutan hayat sahibisin.) Bu isimlerini şefaatçi yaparak senden istiyorum!" (Bu duayı işiten) Peygamberimiz (s.a.v) sordu: "Bu adam neyi vesile kılarak dua ediyor, biliyor musunuz?" "Allah ve Resulü daha iyi bilir?" "Nefsimi kudret elinde tutan Zat'a yemin ederim ki, o Allah'a, İsm-i Azam'ı ile dua etti. O İsm-i Azam ki, onunla dua edilirse Allah icabet eder, onunla istenirse verir."(Tirmizî, Daavât 109 (3538); Ebû Dâvud, Salât 358, (1495); Nesâî, Sehv 57, (3, 52).)