Dua etmenin adabı ve kabulünün sırları Dua müminler için manevi bir sığınaktır, bir yardım, rahmet ve teselli kapısıdır. Bu itibarla dua, Müslümanın hayatının ayrılmaz bir parçasıdır; gecesinde ve gündüzünde, evinde ve iş yerinde, gönlü ve dili hep duadadır Müslümanın. Duası kabul olan kullar arasına girebilirse insan, dünya ve ahiret mutluluğuna ermiş demektir. Dua etmenin adabı ve kabulünün sırları Mümin, usul ve adabına uygun olarak dua ettiği zaman duası kabul olur ve bunun yararını ve etkisini dünya ve ahirette görür. Cenab-ı Allah, ayetlerinde dua edenin duasını kabul edeceğini bildirmektedir: "Kullarım sana, beni sorduğunda (söyle onlara): Ben çok yakınım. Bana dua ettiği vakit dua edenin dileğine karşılık veririm. O halde (kullarım da) benim davetime uysunlar ve bana inansınlar ki doğru yolu bulalar" (Bakara 2/186). "Şüphesiz Rabbim duaları işitendir"(İbrahim 14/39); "O'ndan mağfiret dileyin, sonra O'na tövbe edin! Çünkü Rabbim yakındır, (duaları) kabul edendir" (Hud 11/61) ayetlerinde ise Allah'ın kullarına yakın, duaları işiten ve duaları kabul eden olduğu bildirilmektedir. Peygamberimiz de (sallallahu aleyhi vesellem), "Allah haya sahibidir, çok kerimdir.Bir insan iki elini kaldırıp kendisine dua ettiği zaman, o kalkan iki eli boş boş çevirmekten haya eder" (Tirmizi, Daavat, 118) hadisi ile Allah'ın duaları kabul edeceğini beyan etmiştir. Dua bir ibadet ve bir zikir olduğu için dua eden mutlaka ilahi emre uymuş, itaat etmiş ve sevap kazanmış olur. Duanın makbul olabilmesi için, bir kısım usul, adap ve kurallarla riayet edilmesi gerekir. Bu usul ve kuralları şöyle sıralayabiliriz: - Duaya eûzü besmele, Allah Azze ve celle'ye hamd ve Peygambere salat ve selam ile başlanmalıdır: Dua öncesinde Müslüman, ruhen ve bedenen duaya hazır hale gelmeli, mümkünse abdest alıp kıbleye dönülmelidir. (İbn Mâce, Dua, 13) Her hayırlı işte olduğu gibi dua etmeye de eûzü ve besmele çekerek başlamalıdır. -Duaya başlamadan önce tövbe ve istiğfar edilmelidir: Günah işleyen bir kulun duası kabul edilmeye layık değildir. Peygamberimiz (sallallahu aleyhi vesellem) şöyle buyuruyor:“Allah yolunda seferler yapmış, üstü başı tozlanmış bir adam, ellerini semaya kaldırarak, "Ya Rabbi" Ya Rabbi" diye yalvarıyor. Oysa yediği haram, içtiği haram, giydiği haram, gıdası haramdır. Böyle birisinin duası nasıl kabul olur?" (Müslim, Zekât,19) Bu itibarla mümin duaya başlamadan önce günahlarını itiraf edip, ihlas ile Allah Azze ve celle'ye tövbe etmeli ve affını dilemeli, sonra dua yapmalıdır. -Dua ederken mümkünse kıbleye dönülür (Buhârî, Deavât, 24), ellerin içi açılır, parmaklar omuz hizasına kadar, başı geçmeyecek (İbn Hibbân, Ed’ıye, No: 878) ve koltuk altları görünecek şekilde semaya kaldırılır. (Buhârî, Deavât, 22) Dua sonunda eller yüze sürülür. (Tirmizî, Deavât, 1) Dua esnasında gözler semaya dikilmez. -Esma-i Hüsna ile dua edilmelidir: Allah Azze ve celle, Kur’an’da; "En güzel isimler Allah’ın dır. O halde O’na o güzel isimler ile dua edin." (A’râf, 180) anlamındaki ayeti ile kendisine, güzel isimleriyle dua edilmesini emretmektedir. Hem Kur’an’da hem de hadislerdeki dua örneklerinde bunu görmekteyiz. 5. Kısık bir sesle ve yalvararak dua edilmelidir: Bağırıp çağırarak, yüksek ses ve riya ile değil; yalvararak ve kısık bir sesle dua edilmesi Allah Azze ve celle ve Peygamber’in emridir: “Rabbinize yalvararak ve içten dua edin zira O, haddi aşanları sevmez.” (A’râf, 55) "Rabbini, içinden, yalvararak ve korkarak, yüksek olmayan bir sesle sabah akşam an, gafillerden olma." (A’râf, 205) -Ümit ve korku içerisinde dua edilmelidir: İnsan, dua ederken, Cenab-ı Allah’a karşı saygı ve azabından korku içinde bulunmalı, aynı zamanda istekli ve ümitli olmalıdır. Allah Azze ve celle, "Korkarak ve umarak O’na dua edin. Muhakkak ki, Allah’ın rahmeti, sözü ve işi en iyi bir şekilde yapan müminlere yakındır." (A’râf, 56) buyurmakta, ümit ve korku içinde dua edenleri övmektedir: Mümin, ilahi azaptan korku içinde bulunmakla birlikte, yaptığı duayı Cenab-ı Allah’ın kabul edeceği inancı ve düşüncesini taşımalıdır. Çünkü Allah Azze ve celle Kur’an’da, "Rahmetim her şeyi kaplamıştır." (A’râf, 156) buyurmuştur. -İhlas ile ve bilinçli olarak yapılmalıdır: Dil ile dua cümlelerini söylerken, zihin başka düşüncelere dalmamalı, insan, bütün varlığı ile Allah Azze ve celle'ye yönelmeli, bilerek ve isteyerek, ihlas ve samimiyetle dua etmelidir. “O diridir. O’ndan başka hiçbir ilah yoktur. O halde dini sadece Allah Azze ve celle'ye özgü kılarak ihlasla O’na dua edin / ibadet edin. Her türlü övgü, elemlerin Rabbi Allah’a mahsustur.” (Mümin, 65) "Biliniz ki, Allah gafil bir kalpten gelen duayı kabul etmez." (Tirmîzî, Deavât, 66) anlamındaki hadis, duanın ihlaslı ve şuurlu yapılması gerektiğini ifade etmektedir. - Kabul olacağına inanılarak dua edilmelidir: Mümin dualarını Allah Azze ve celle'nin kabul edeceğine inanarak dua etmelidir. Nitekim Resul-i Ekrem Efendimiz (sallallahu aleyhi vesellem); “Kabul edileceğine kesin bir şekilde inanarak Allah’a dua edin." (Tirmîzî, Deavât, 66) tavsiyesinde bulunmuş ve “Dua ettiğiniz zaman, isteğinizi kesin olarak isteyin.” (Buhârî, Deavât, 21) buyurmuştur. - Salih amel ve hayırlı işler vesile edilmelidir: Mümin, duanın kabul olması için işlediği salih ve hayırlı amelleri vesile edebilir ve bunun örnekleri hadislerde vardır. -Israrla dua edilmelidir: Mümin, Allah Azze ve celle'den isteğinde ısrarlı olmalı, isteğim yerine gelmedi diye duadan vazgeçmemelidir. "Şüphesiz ki Allah, ısrarla dua edenleri sever." (Beyhakî, Şu’abü’l-Îmân, er-Ricâ Minallah, No: 1108) anlamındaki hadis buna işaret etmektedir. Yalnızca sıkıntılı zamanlarda dua etmenin değil, her zaman dua edilmelidir: Yalnızca dua etmenin darlıkta, sıkıntıda ya da bir korku, kaza ve felaketle karşı karşıya gelindiği zaman değil; varlıklı ve sağlıklı zamanlarda, huzur ve rahatlığın hüküm sürdüğü anlarda da dua edilmelidir. Kişi sıkıntıya, darlığa ve zorluğa karşı sabır ve dua ile ayakta kalmaya çalıştığı gibi, nimetlere kavuşması durumunda da şükredip dua etmelidir. Resul-i Ekrem Efendimiz (sallallahu aleyhi vesellem), "Sıkıntılı ve musibete uğradığı zamanlarda Cenab-ı Allah’ın duasını kabul etmesini isteyen kimse, rahat zamanlarında çok dua etsin." (Tirmizî, Deavât, 9) buyurmuştur. -Dua etmenin sonunda "âmin" ve "Ya Rabbi! Duamı kabul et." denilmeli (İbrahim, 40), Efendimiz Hz. Muhammed (sallallahu aleyhi vesellem)'e salât ve selâm getirilmeli ve Fatiha suresi okunmalıdır. Dua ederken, "Allahım, eğer dilersen, istersen beni affet..." gibi sözler kullanmak mekruhtur. Bilakis kişi, isteyeceğini kesin bir dille istemelidir.