Dinin Aile ile Olan İlişkisi

Konusu 'Manevi Hayatımız' forumundadır ve Lasey tarafından 12 Ağustos 2016 başlatılmıştır.

  1. Lasey

    Lasey Admin

    AİLE VE DİN

    Aile Toplumun Temelidir

    Aile, anne, baba ve çocuklardan oluşan en küçük insan topluluğudur. En ilkel toplumlardan en gelişmişine kadar bütün toplumlarda aileye rastlamak mümkündür. Buna göre aile, toplumun çekirdeği ve en temel birimidir. İnsan, toplu olarak yaşamak zorunda olan bir varlıktır. Bir kimsenin yaşamını yalnız başına devam ettirilebilmesi ve mutlu olabilmesi çok zordur. Bu yüzden insan için ailenin ve toplumun önemi büyüktür.

    İnsanlık Hz. Âdem’den bu tarafa aile kurarak çoğalmış ve toplumlar halinde yaşamıştır. Çünkü aile içerisinde toplu halde yaşamak, insan tabiatının bir gereğidir. Kur’an- Kerim’de şöyle buyurulmuştur;

    “Kendileriyle dostluk ve yakınlık kurmanız için kendi cinsinizden eşler (hanımlar) yarattı. Aranızda sevgi ve merhamet icad etti.” (Rum 21)

    Evlenerek aile oluşturmanın çeşitli neden ve amaçları vardır. Evlenme, insan soyunun devam etmesinin tek yoludur. Evlenme olmadan insanların meşru bir şekilde soyunun devam etmesi mümkün değildir. Doğan çocukların uzun süre bakıma muhtaç olmaları ailenin kurulmasını zorunlu kılmaktadır.

    Dinimiz aileyi kutsal bir kurum olarak görür. Aile topumun temel taşıdır. Sağlam ve düzenli ailelere sahip olan toplumların da güçlü olduğu her devirde görülmüştür. Aile yaşamı bozuk olan toplumlar ise er geç çöker ve yok olurlar.

    Aile bir okuldur. Çocuklar, ilk ve en önemli bilgilerini önce bu okuldan alırlar. Orada terbiye edilir ve manevi değerlerini orada tanırlar. Aile sevgi kaynağıdır. İnsan sevginin engin hazzını ilk önce orada tadar, saygıyı orada görürler. Doğruluk, şefkat ve merhamet gibi yüce duyguları orada kazanırlar. Dinine, devletine vatan ve milletine bağlılığını, Allah’a ve O’nun yarattıklarına karşı görevlerini insan ilk önce aile çevresinde öğrenir.

    Ailedeki dirlik ve düzenlik topluma da yansır. Bozukluk topluma da geçer. Bunun için aileyi daima güçlü tutmak, aile yaşamının bozulmasını önlemek gerekir. Bu da ailevi görevlerin iyi bilinmesi ve titizlikle yerine getirilmesi ile mümkün olur.

    Aile kurmak, yeni akraba edinmek demektir. Akraba olan insanlar birbirlerine karşı sevgi ve saygı duyarlar. Ayrıca ailede anne-baba sevgisi, kardeşler arası maddi ve manevi dayanışma, büyüklere saygı, küçüklere sevgi duygusu geliştirilir. Düzen, tertip, temizlik, merhamet, yardımlaşma vb bütün iyi duygular burada gelişir. Ailede geliştirilen bu duygular, önce kendi ulusuna, sonra bütün insanlığa dalga dalga buradan yayılır.

    Toplumun güçlü, sağlıklı dayanışma içerisinde, çalışkan üretken ve kalkınmış olması öncelikle aile ortamının sevgi ve saygıya dayalı bir yapıda olmasını gerektirir. Toplumun aile yapısı ne kadar sağlam olursa, o toplum da o kadar güçlü olur. Uyumlu bir ortamda büyüyen ve gelişen çocuk, sağlıklı ve güçlü bir insan olarak topluma katılır. Bu da topluımun sağlam ve güçlü olmasına katkı sağlar

    Anne Babam Benim İyiliğimi İster

    Bebek dünyaya geldikten sonra hem anne hem de baba çocuklarıyla kurdukları sevgi bağıyla onu kuşatırlar. Anne babaların çocukları ile oynamaları, konuşmaları, onların beslenme, temizlik gibi gereksinimlerini karşılamaları çocukları geleceğe hazırlar.

    Aile içinde sıcak ve destekleyici bir ortam oluşturan anne-babalar, çocuklarına kardeşleriyle
    ve ebeveynleriyle daha doyurucu ilişkiler kurmaları için cesaret verirler. Karşılıklı sevgi ve saygının olduğu bir aile ortamından çocuklar olumlu yönde etkilenir.

    Anne ve babanın çocuklarına , “uygun olan davranışı” ya da neyin doğru neyin yanlış olduğunu öğretebilmek için çaba gösterirler. Anne-baba çocuğundan yaşı ve yeteneklerine uygun bazı isteklerde bulunur. Bu istekler çocuklar tarafından bazen sıkıcı bulunsa da, bunların kendi gelişimleri için önemli olduğunu bilmelidir.

    Anne babalar, ailenin koruyucu şemsiyesidir. Çocuklar sevgiyle oluşturulmuş güvenli ortamda sağlıklı bir şekilde büyür. Ebeveyninin sevgisini ve fedakârlıklarını gören çocuklar, onlara sevgi ve saygıyla bağlanırlar.

    Bazen aile içinde ilgilerimiz ve isteklerimiz birbiriyle çatışır. Birinin isteği, diğerine ters düşer; anlaşmazlık ve çekişmeler meydana gelir. Böyle durumlarda yaş ve akıl olarak daha olgun olan anne babanın arayı bulması ve işi tatlıya bağlaması aileyi birbirine daha da yakınlaştırır.

    Kardeşlerimle İyi Geçinirim

    Benim bir ağabeyim bir de kız kardeşim var. Onlarla zaman zaman sorun yaşasam da, genelde iyi geçinirim. Bir pikniğe gittiğimizde veya çerezleri önümüze alıp hep birlikte komik bir film izlerken kardeşlerimle birlikte olmanın mutluluğunu yaşarım. Ağabeyim bazen çok komik espriler yapar; bizi gülmekten öldürür. Bizim ufaklık, arada bir boyundan beklenmeyen büyük laflar eder; hepimizi şaşırtır.

    Bazen kardeşlerimizle anlaşamadığımız konular olur. Böyle durumlarda birbirimize kızar, küseriz. Fakat kızgınlığımız, küskünlüğümüz çok sürmez; biraz zaman geçince tekrar birlikte oyunlar oynarız.

    Ben bu yaşımda kardeşler arasındaki ilişkilerin sevgi ve hoşgörüye dayandığını bilirim. Sanırım biraz da akıllıca hareket etmek gerekiyor… Örneğin küçük kardeşim benim eşyalarımı almaya bayılır. Önceleri eşyalarımı onun elinden çekip almaya çalışıyordum. Ben almaya uğraştıkça o hırçınlaşıyor, vermek istemiyordu. Sonra bir kurnazlık düşündüm. Benim defterimi aldığında, ben de ona ait bir defteri (aslında benim geçen yıldan kalma defteri) alıyor, ona bir şeyler yazar gibi yapıyorum. Bu defa o, benim defterimi bırakıp kendi defterine koşuyor, bu benim defterim deyip çekip alıyor. Ben de kendi defterimi ona hissettirmeden alıyorum. Nasıl akıllıca değil mi?

    Küçük kardeşim oyun oynamaya bayılıyor. Beni rahatsız ettiği zamanlarda, aslında onun oynamak istediğini hissediyorum. Gerçekten de onunla biraz ilgilendiğimde, sakinleşiyor. Böylece ikimiz de mutlu oluyoruz.

    Benim de yaramazlık saatlerim oluyor tabi. Olmaz mı hiç..! Örneğin inadım, aile içinde ünlüdür. Böyle durumlarda ağabeyim “Bunun keçileri gelmiş yine…” der, beni bir şekilde idare ederler.

    Biz üç kardeş birbirimizi çok seviyoruz. Nereden mi anladım? Çünkü içimizden biri, üç günlüğüne anneannemin köyüne gitse, birinci gün olmasa da ikinci gün, onu çok özlüyoruz.