Selamlaşma nasıl yapılır, hükmü nedir? Barış, rahatlık, esenlik demek olan selam, bir terim olarak Müslümanların karşılaştıkları zaman kullandıkları esenlik dileğini ifade eden özel sözlerdir. İslami uygulamada selamlaşma, taraflardan birinin diğerine “Selamün aleyküm” (selam, esenlik ve güven sizin üzerinize olsun) demesi; diğerinin ise: “Ve aleyküm selam” (Sizin üzerinize de selam, esenlik ve güven olsun) şeklinde cevap vermesi ile gerçekleşir. Dinimiz müslümanları kardeş ilan etmiş kardeşlik bilincinin yerleşip devam etmesi için de onlara bazı görevler yüklemiştir. Bu görevlerden biri de selamlaşmaktır. Kur’an-ı Kerim’de “Size bir selam verildiği zaman, ondan daha güzeliyle veya aynı ile karşılık verin.” (Nisa, 4/86) buyurulmuştur. Selama misli ile karşılık vermek, “Selamün aleyküm” diyene “Aleyküm selam şeklinde; , “Selamün aleyküm ve rahmetullah” diyene ise “Aleyküm selam ve rahmetullah” şeklinde cevap vermekle olur. Selama daha iyisi ile karşılık vermek ise “Selamün aleykum” diyene, “Aleyküm selam ve rahmetullah” şeklinde; “Selamün aleykum ve rahmetullah” diyene de “Aleyküm selam ve rahmetullahi ve berekatühü” şeklinde karşılık vermekle olur. Hz. Peygamber (s.a.s.): “Amellerin hangisi daha hayırlıdır” diye soran kimseye “Yemek yedirmen ve tanıdığına-tanımadığına selam vermendir” (Buhari, İman, 18) buyurmuştur. Selamı teşvik eden bir başka hadis-i şerif de şöyledir: “Siz iman etmedikçe cennete giremezsiniz; birbirinizi sevmedikçe de gerçek anlamda iman etmiş olmazsınız. Yaptığınız takdirde birbirinizi sevebileceğiniz bir şeyi söyleyeyim mi? Aranızda selamı yayınız” (Müslim, İman, 24). İki Müslüman karşılaştığında söze başlamadan önce selamlaşmalıdır. Rasulüllah (s.a.s.): “Selam, konuşmadan önce gelir” (Tirmizi, İsti’zan, 11) buyurmuştur. İslami adaba göre binekte olan yaya olana, yaya olan oturana, az olanlar çok olanlara, küçük büyüğe selam verir (Tirmizi, İstihsan, 14). Bir gruptan ayrılırken ayrılan kişi de geride bıraktıklarına selam verir. Rasulüllah (s.a.s.) şöyle buyurmuştur: “Biriniz bir meclise vardığında selam versin. Oturduğu meclisten kalkmak istediği zaman da selam versin. Önce verdiği selam, sonraki selamından daha üstün değildir.” (Ebu Davud, Edeb 139; Tirmizi, İsti’zan 15).