Gerçek mücahid, nefsiyle cihad edendir? "Asıl mücahid, nefsiyle cihad edendir." (Tirmizi) Cihad, "çalışmak, çabalamak, gayret etmek" gibi anlamlara gelir. Mücahid ise "cihd eden, çok çalışan, çokça gayret eden, düşmana karşı direnen ve müdafaada bulunan" demektir. Cihad kelimesi üç anlama gelir: 1. Sözle cihad. 2.Silahla cihad. 3.Amelde bulunmak suretitle cihad. Ayrıca cihad, açık ve gizli olmak üzere ikiye ayrılır. Açık cihad, zarar veren kafirlere karşı yapılan cihaddır. Gizli/batını ise nefis ve hevaya karşı yapılan cihaddır. En büyük cihad da budur. Rivayet edildiğine göre Allah Resulu bir savaştan dönüşte ashabına yöneldi ve, "Hoş geldiniz. Sizler küçük cihaddan büyük cihada geldiniz" dedi. Ashap, "Ey Allah'ın Resulu, büyük cihad nedir?" diye sorunca Allah Rasulu şöyle buyurdu: "Büyük cihad, kulun hevasına karşı mücahede etmesidir."(Beyhaki, ez-Zühdü'l-Kebir,nr.373) Nefis terbiye edilmezse, zamanla kalbi istila eder, hükmü altına alır ve artık o kalpte nefsin arzuları hakim olur. Nefis ve şeytanın hakim olduğu bir kalp, asıl vazifelerini göremez olur. Bu sebeple hevaya karşı mücahedeye büyük cihad denmiştir. Büyük cihad, buluğ çağından başlar son nefese kadar devam eder. Bu cihadda hedef, nefis ile şeytandır. Nefis devamlı içimizde, şeytan ise sürekli peşimizdedir. İkisi de gizli ve sinsidir Gerçek düşmanın, seni öldürdüğü zaman cennete girmene ve sen onu öldürdüğünde senin nur kazanmana sebep oan değildir. Senin en büyük ve en zorlu düşmanın, içindeki olan nefsindir." (Teberani, el-Mu'cemü'l-Kebir,nr.3445)