CEZA: İyi veya kötü karşılık. Allahü teala ayet-i kerîmelerde mealen buyurdu ki: İyiliğin cezası ancak iyiliktir. (Taatleri yapıp, günah olan şeyleri terk etmenin karşılığı pekçok sevabdır.) (Rahman sûresi: 60) Kim bir hayırlı ve güzel amelle (işle) gelirse, ona, on misli sevab verilir. Kim de bir günah ile gelirse (eğer af olunmazsa) , ona ancak misli ile (günahı kadarla) ceza edilir. Onlar (sevapları noksanlaştırılmak veya cezaları artırılmak sûretiyle) haksızlığa uğratılmaz. (En'am sûresi: 160) Allahü teala onlara zulmetmez. Onlar kendilerine zulmedip, ağır cezaları hak ettiler. (Nahl sûresi: 33) Allahü teala müslüman olmayanlara namaz kılmasını, oruç tutmasını emretmemiştir. Bunlar, Allahü tealanın emirlerini almakla (kabûl etmekle) şereflenmemişlerdir. Namaz kılmadığı, oruç tutmadığı için bunlara ceza verilmez. Bunlar yalnız küfrün (îmansız lığın) cezası olan Cehennem'i hak etmişlerdir. (Abdülganî Nablüsî) Ceza suçun büyüklüğüne göre değişir. Suç küçük olur ve suçlu boynunu büküp yalvarırsa, bu suç dünya dertleriyle affolunabilir. Fakat, suç büyük, ağır olur ve suçlu inatçı olup saygısızlıkta bulunursa, bunun cezası ahirette sonsuz ve çok acı olmak laz ım gelir. (Ahmed Farûkî) Gördüğünüz her musîbet ve felaket, kızgınlığın, zulüm ve haksızlık etmenin cezasıdır. (Abdülhakîm Arvasî) Haşa zulmetmez kuluna Hüdası, Herkesin çektiği kendi cezası. (Muhammed Sıddîk bin Saîd)