Cennetin tabakaları ve isimleri

Konusu 'Dini Sorular Ve Cevapları' forumundadır ve saadet tarafından 25 Temmuz 2017 başlatılmıştır.

  1. saadet

    saadet Moderatör Admin

    Cennetin tabakaları ve isimleri


    İbn Abbas (r.a.)'dan gelen bir rivayette, Cennetin yedi tabakası olduğu haber verilmektedir.

    Bunlar, Firdevs, Adn Cennet'i, Naim Cennet'i, Daru'l-Huld, Me'va Cennet'i, Daru's-Selam ve İlliyyun'dur. Bu tabakalardan her birinde, müminlerin yaptıkları iyi işler karşılığında girecekleri veya yükselecekleri derece veya mertebeler vardır.

    İslam literatüründe cenneti ifade etmek üzere kullanılan isimleri ve cennet tabakalarını şu şekilde sıralamak mümkündür:

    1- Cennet: Ebedi saadet yurdunu ifade etmek üzere Kur'an'da, çeşitli hadislerde ve diğer İslami eserlerde yer alan isimler içinde en çok kullanılan, içindeki bütün mekan ve imkanları kapsayacak şekilde muhtevası geniş olan bir terimdir. Kur'an'da 147 yerde geçmektedir. İslam literatüründe ebedi saadetle ilgili vaadler, özendirici anlatım ve tasvirler genellikle cennet ismi etrafında yoğunlaşmıştır. Diğer isimler tekil olarak kullanıldığı halde, cennetin çok sayıdaki ayette çoğul şekliyle de (cennat) yer alması, saadet yurdunun belli bir bölgesinin değil; tamamının adı olduğunu gösterir.

    2- Cennetü'n-Naim: 13 ayette geçmektedir. Arapça'da "refah, huzur, mutlu hayat" anlamına gelen nimet kelimesinden daha kapsamlı bir muhtevaya sahip olan naim, insana mutluluk veren maddi ve manevi bütün güzellikleri ifade etmektedir. Buna göre cennatü'n-naim; mutluluklarla dolu cennetler manasına gelir.

    "Beni cennetü'n-naimin varislerinden kıl" (Şuara: 26/85)

    3- Adn cenneti: En belirgin anlamı ile ikamet etme, ikamet edilen yer demek olan adn, 11 ayette kullanılmıştır. Adn'in, cennetin belli bir bölümünün adı olduğu veya çoğul şeklinde kullanılışına bakarak onun tamamını ifade eden bir isim olduğu anlaşılır.

    "Şüphesiz ki, iman edenler ve güzel amel işleyenler yok mu, işte onlar mahlukatın en hayırlısıdır. Onların Rableri katındaki mükafatı, zemininden ırmaklar akan, içinde devamlı olarak kalacakları Adn cennetleridir. Allah onlardan razı olmuş, onlar da O'ndan razı olmuşlardır. Bu, Rabbinden korkan O'na saygı gösterenler içindir." (Beyyine: 98/7-8)

    4- Firdevs: özellikle, içinde üzüm bulunan bağ bahçe anlamına gelir. İki ayette geçer. Firdevs, cennetin tamamını ifade eden bir isim olabileceği gibi, onun ortası, en yüksek ve en değerli bölgesinin özel adı da olabilir. "Şüphesiz, iman edip güzel amel işleyenler için barınak olarak Firdevs cennetleri vardır." (Kehf : 18/107)

    5- Hüsna: İyilik yapanlara Allah tarafından daha büyük bir iyilikle karşılık verileceğini, ayrıca buna bir de ilave (ziyade) yapılacağını ifade eden Yunus 26. ayetindeki hüsna (daha güzel, daha iyi, en güzel, en iyi) kelimesinin cennet anlamına geldiği müfessirlerin büyük çoğunluğu tarafından kabul edilmiştir. Ayetteki "ziyade"den maksat da, cennette Allah'ı görme şerefine nail olmaktır.

    "Güzel davrananlara hüsna (daha güzel karşılık), bir de ziyade/fazlası vardır. Onların yüzlerine ne bir toz (kara leke) bulaşır, ne de bir horluk (gelir). İşte onlar cennet ehlidirler. Ve onlar orada ebedi kalacaklardır." (Yunus: 10/26)

    6- Darüs's-Selam: Maddi ve manevi afetlerden, hoşa gitmeyen şeylerden korunmuş olma manasındaki selam ile dar/yurt kelimesinden oluşan bu terkip, iki ayette cennetin adı veya tabakası olarak zikredilmiştir. Cennetin esenlik yurdu olduğu şüphesizdir. Gerçek esenliğin ancak cennette bulunabileceği, sonsuz hayatın, ihtiyaç bırakmayan zenginliğin, zillete yer vermeyen şeref ve üstünlüğün, eksiksiz bir sıhhatin sadece orada mevcut olduğu anlaşılır.

    "Halbuki Allah, Darü's-Selam'a çağırıyor ve O, dilediği kimseleri dosdoğru bir yola hidayet buyurur." (Yunus: 10/25)

    7- Darü'l-Mukame: Asıl durulacak yer, ebedi ikamet edilecek yurt manasındaki bu terkip de cennete girenlerin Allah'a hamd ve şükür sırasında bulundukları mekan için kullanacakları bir tabir olmalıdır.

    "O (Rab) ki lütfuyla bizi Darü'l-Mukameye / asıl oturulacak yurda (cennete) yerleştirdi. Artık orada bize ne bir yorgunluk dokunacak, ne de orada bize bir usanç gelecektir." (Fatır: 35/35)

    8- Cennetü'l-Me'va:

    "İman edip güzel amel işleyenlere gelince, onlar için Me'va cennetleri vardır." (Secde: 32/19)

    Bu isimlerin dışında, "ev, konak, şehir, ülke" anlamlarına gelen "dar" kelimesi, Kur'an'da daru'l-huld (ebediyet / sonsuzluk yurdu), daru'l-ahire (ahiret yurdu), akıbetü'd-dar, ukbe'd-dar (dünya yurdunun sonu) terkipleriyle cennet anlamında kullanılmıştır.

    Her ne kadar İbn Abbas Cennet'in tabakalarını yedi ile sınırlandırmışsa da, ayetlerden anlaşıldığına göre, Cennet'in bir çok tabakası vardır. Burada İbn Abbas'ın haber verdiği ve ayetlerde adları geçen Cennet tabakaları, Cennet'in en yüksek tabakalarıdır.

    çünkü bu tabakalarda da bir çok tabaka vardır. Nitekim Allah Teala'nın Naim Cennetleri veya "Firdevs Cennetleri" şeklindeki çoğul ifade eden ayetleri buna delildir. Ayrıca ümmü Harise Hadisinde bu gerçek Hz. Peygamberin dilinden ifade olunmuştur. ümmü Harise Bedir'de şehit olan çocuğu hakkında Hz. Peygamber'den bilgi almak üzere gelmiş ve ona Rasulullah bir çok Cennet olduğunu belirterek, çocuğunun da "Firdevs-i A'la'da" olduğunu söylemek suretiyle teselli etmiştir (Mansur Ali Nasıf, et-Tacü' el-Cami' li'l-Usul, fi Ahadisi'r-Rasul, İstanbul (t.y.), V, 4033).

    Nitekim Müslim'in Ebu Said el-Hudri'den rivayet ettiği hadiste de, Allah yolunda cihat edenlerin, cihatları sebebiyle Cennet'te yüz derece yükselecekleri, her derecenin arasının ise, yer ile gök arasındaki mesafe kadar olduğu, Hz. Peygamber tarafından haber verilmektedir (Müslim, İmare, 116). Hadiste sözü edilen dereceler konusunda ise şu ihtimaller öne sürülmüştür. Bu dereceleri zahiriyle anlamak mümkündür. Gerçekten söz konusu derecelerin, zahirinden anlaşıldığı üzere, birbirinden daha yüksek menziller (tabakalar) olması muhtemeldir.

    Buna karşılık, yükseklikten kasdın, Cennet'teki nimetlerin çokluğu, insanın veya bir başka yaratığın hiç aklına bile gelmemiş, gönlünden dahi geçmemiş iyiliklerin büyüklüğü veya çokluğu anlamında olması muhtemeldir. Zira Allah Teala'nın mücahide lutfettiği iyilik veya cömertlik türleri birbirinden çok farklıdır, birbirinden üstündür. Buna göre, nimetlerin fazilet (üstünlük) konusundaki farklılıkları uzaklık açısından yer ile gök arasındaki mesafe gibidir. Fakat el-Kadi Iyad (544/1149) birinci görüşü tercih etmiştir (en-Nevevi, Şerhu Müslim, Kahire (t.y.), XIII. 28).

    Yine Buhari'nin bir rivayetinde Hz. Peygamber, Allah yolunda savaşan mücahidler için Cennet'te yüz derece (tabaka) hazırlandığını ve iki derecenin arasının yerle gök arası gibi olduğunu haber vermekte ve sözlerine devamla "Allah'dan istediğiniz zaman Firdevs'i isteyin... çünkü Firdevs, Cennet'in ortası ve Cennet'in en yükseğidir (...). Firdevs'ten Cennet nehirleri doğar" buyurmaktadır. (Buhari, Cihad 4)

    Ayni, "Firdevs, Cennetin ortasıdır (vasatıdır)." cümlesini, Cennet'in en iyi yeri veya üstünü (efdali) olarak yorumlar ve bu görüşüne "Böylece sizi en hayırlı bir ümmet kıldık" (el-Bakara, 2/143) ayetinde geçen "vesetan" kelimesini delil getirir (el-Ayni, Umdetü'l-Kari fi Şerhi Sahihi'l-Buhari, İstanbul 1309, VI, 539). çeşitli rivayetlerde Firdevs Cenneti'nin güzellikleri dile getirilmiştir. Diğer taraftan hadiste söz konusu edilen Cennet dereceleri arasındaki mesafelerin çeşitli rivayetlere göre "yüz senelik mesafe", "Beş yüz senelik mesafe" şeklinde değiştiğine işaret edelim (el-Ayni, aynı yer).

    Bütün bu ayet, hadis ve alimlerin yorumlarından Cennet'in birçok tabakası olduğu anlaşılmaktadır. Bu tabakalardan bazılarının daha yüce ve nimetlerinin daha güzel veya daha efdal olması sebebiyle isimleri bize bildirilmiştir. Firdevs Cenneti mertebece en yüksek olan Cennet tabakasıdır. (Ayrıca bkz. et-Taberi, Tefsir, Mısır 1954, XVI. 37-8)