Rûya ile dünya hayatı bile kıyas edilemez . Rûyada gözlerimiz kapalı olduğu halde çoğu yerleri görürüz ve dilimiz oynamadığı halde konuşuruz. Meselâ görmemiz gözle, konuşmamız dil ile değildir. İşitmemiz kulak ile, yürümemiz ayak ile değildir. Rüyada hükûmdar olsak ne yarar. Uyanıldığında, hayal olduğunu görürüz. İşte dünya hayatıysa, rûya gibidir. Asıl hayat olan âhiret'te hükûmdar olmak gerekir. Bir Hâdis'de buyruldu ki ; "İnsanlar uykudadır, ölünce uyanırlar". Nasıl ki, rûyadaki şeyleri dünyadaki nîmetler ile kıyas etmek uygun değil ise, dünyadaki şeyler de, ( Cennetteki nimetler ) ile kıyas edilemez . Ana râhminde olan bir çocuğun, nasıl ki, dünyaya gelip, türlü türlü olaylar ile karşılaşacağını bilmesi mümkün değil ise, Cennet'e gidecek mû'minin de, orada kavuşacağı nimetleri bilmesi mümkün değildir. Yerin ve Göğün yaratıcısı Allah (c.c.), Cennet'te , cemal sıfatı ile görünecektir. Mû'min, Cenab-ı Hakk'ı görünce, cennet'teki tüm nimetlerden aldığı zevklerden daha fazla zevke kavuşacaktır. Bir ayet meâli: "Kıyâmet günü ışıl ışıl parlâyan yüzler, RAB'lerine bakacaklardır" [Kıyamet 22,23]. Bir insanın Cenab-ı Hakk'ın kudreti ile yaratılacak nimetleri hayal etmesi asla ve asla mümkün değildir. İki hâdis-i şerif meâli şöyledir: " Cennet'te hiç kimsenin görmediği, işitmediği ve hayal dahi edemediği nimetler vardır" (Müslim). " Cennet nimetleri ile, dünya'dakiler arasında sadece isim benzerliği vardır"(Beyheki). Yer ve göklerin yaratıcısı olan yüce Allah (c.c.) sonsuz kudretine inananın, Onun bildirdiği her şeye inanması gerekir. Cenab-ı Hak, Cennette hiçbir sıkıntı, üzüntü, pişmanlık, bıkkınlık olmayacağını, Cennet ehline istedikleri her nimetin verileceğini bildiriyor.