Cengiz Han kimdir hayatı Kırgızların ünlü yazarı Cengiz Aytmatov’un Türkçeye “Cengiz Han’a Küsen Bulut” adıyla tercüme edilen müthiş romanını okudunuz mu? Süryani papaz Gregory Ebu’l-Ferec’in Tarihi’ne, ya da Homeric’in “Moğol Kurdu”na baktınız mı? Cengiz Han denilen zalimin hayat hikayesinden ve dahi Cengiz yasaları denen kanunlardan haberdar mısınız? Kara Tatarlardan Yesügey’in oğluydu o! Domuz yılında ve avucunda bir kan pıhtısıyla doğmuş, ilk gençlik çağında nice mücadeleler verip nihayet Moğolların başına geçerek dünyaya kan kusturmuştu. Bütün Asya topraklarını ele geçirerek inanılmaz bir imparatorluk kuran Cengiz ilk önce kendisine iktidar yolunu açan en yakın arkadaşını belini bir düzenekle kırarak öldürmüş, ele geçirdiği düşman kumandanlarının gözlerine mil çektirip, kulaklarına kurşun akıtmayı alışkanlık haline getirmişti. Fethettiği bütün şehirleri yakıp yıkıyor, tıpkı kendisinden önce yaşamış Neron gibi içindeki insanlarla birlikte yaktırdığı şehirleri bir kenara çekilip seyrediyordu. Buhara’yı yakıp yıktıktan sonra, Şehrin eşrafını, elleri bağlı vaziyette huzuruna getirten ve onlara: “sizin yeryüzü üstündeki servetlerinizi değil, yer dibine gömdüğünüz altınları istiyorum. Hayatlarınızı kurtarmak için onları çıkartın!” Diye bağıran Cengiz, belki kurtuluruz ümidiyle bu emri yerine getiren zavallıların, gece karanlığında ve yirmişer kişilik gruplar halinde kale dibinde kılıçtan geçirilmelerini emretmişti… En büyük emeli mağlup ettiği ülke halklarını, çoluk çocuk ayırmadan öldürmek ve daha sonra kestirdiği kulakları kanlı tepeler halinde bir kenara yığdırıp seyretmekti. Bir de öldürdüğü hükümdarların karılarını amansız işkencelerle hareminde tutmak! Onun, kötülüğün kılıçları gibi dolaşan vahşi askerleri önce ele geçirecekleri kale veya şehrin civarındaki yoksul ve masum insanları topluyor, onları esir edip öne düşürdükten sonra ilk ok yağmurlarıyla telef olmalarını bekleyip sonra saldırıya geçiyorlardı. Köpek ve kurt derileri giyen ve fare etleri yiyen bu vahşi canavarlar Cengiz’in oğulları Çağatay ve Oktay’ın kumandasında Cürcaniye’yi ele geçirdikten sonra Han’a iki yüz binden fazla insan kulağa getirmişlerdi! Bir diğer oğlu ise Bulgar ve İşkillerin memleketlerini kılıçla imha edip, babasına yedi yüz elli bin kulak göndermişti!.. İblis’e uşak olduğunu fark etmediğinden kendisini ölümsüz kılmaya çalışıyor, rastladığı her bilgine ebedi bir hayata kavuşmak için ne yapması gerektiğini soruyordu! Çok değer verip yanında gezdirdiği Çinli bir Taoist rahip bir gün onun bu anlamsız sorusuna: Ulu Cengiz! Hayatın muhafaza etmenin çareleri vardır ama ölmezliğe kavuşmanın çaresi yoktur!” diye cevap verince bir çocuk gibi somutmuş, bir süre öylece kaldıktan sonra, rahibin bir daha gözüne görülmemesini emretmişti. Cengiz elbette çok istediği ölümsüzlüğe kavuşamayıp bir Çin Seferi sırasında, yolda öldü ve adamları tarafından Burhan-Haldun Dağları’nda bilinmez bir yere gömüldü. Mezarının bulunup cesedinin parçalanmasından endişe edildiği için yakınları böyle bir tedbir almışlardı. Tarihte, sınırları en geniş imparatorluğu kurmuş olduğu söylenen Cengiz’in devletinden ve yasalarından geriye ne kaldı? Kendisinden sonra oğulları arasında taksim edilen topraklar bir süre sonra ellerinden çıkıp gitmemiş ve devletleri yıkılmamış mıdır? Herkes hesap verilecek yere koşmaz mı?