Çanakkale savaşında savaşan kadınların isimleri

Konusu 'Osmanlı Tarihi' forumundadır ve Beyza tarafından 18 Şubat 2013 başlatılmıştır.

  1. Beyza

    Beyza Moderatör

    Çanakkale savaşında savaşan kadınların isimleri

    Nezahat Onbaşı:
    Annesi vefat ettiği için babası Albay Hafız Halit Bey ile birlikte cepheden cepheye koşan Nezahet Onbaşı’nın serüveni, çocukluk yıllarına dek gider.8 yaşında iken cephelerle tanışan Nezahat’ın rütbesini aldığı savaş, Gediz Cephesi’ndeki bir çatışmadır. O bir asker kızıdır. Babası Halit Bey’in kumandasındaki 70. Alay zor anlar yaşamaktadır. Aralarından cepheden kaçmayı düşünenler bile olur. Nezahat Onbaşı Atıyla 600 kişilik alayın önüne kesen bu değerli kahraman kadın, “Ben babamın yanında ölmeye gidiyorum, siz nereye gidiyorsunuz ?” diyerek cephede kalmalarını ve savaşın kazanılmasını sağlar. Bu nedenle Nezahat Hanım Onbaşı rütbesini de alır. Nezahat Onbaşı böylelikle verdiği büyük bir cesaretle kahraman Türk kadınlarının listesinde onurla yer alır.

    Hatice Hanım: Tarihte mücahide kadınlar arasında yer alır Türkiye’yi cephe cephe dolaşan kahraman bir Türk kadınıdır. Anafartalar da 56. Fırkada mücadele eden Hatice Hanım’ı herkes erkek olarak tanıyordu. Çünkü tanınmamak ve savaş dışında kalmamak için erkek ismi kullanarak, Ahmet adıyla çağrılmasını istemiş ve bu isimle Anafartalar da kahraman Mehmetçiklerimizin saflarında yer alarak mücadele etmiştir. Mücahide Hatice Hanım, Anafartalar’dan sonra diğer muharebelere de katılmıştır. İzmir’de Yunanlılara esir düşmüş, buradan Manisa’ya ve buradan da İstanbul’a geçen kadın asker Hatice Hanım, daha sonra da İnönü Muharebelerine katılır. Kurtuluş Savaşı boyunca birçok cephelerde bizzat yer alır. Hatice Hanım Kütahya Cephesinde Çay ve Dumanlı Pınar Muharebelerinde de askerlerimizle birlikte savaşmış bir Türk kadınıdır.


    Zeynep Mido Çavuş: Osmanlı’nın verdiği savaşta sadece Türkiye sınırları içindeki kadınlar rol almadı. Bunun dışında da eski Osmanlı topraklarından gelerek savaşa katılan kadınlar da olmuştur. Kosova’dan gelerek gönüllü olarak Çanakkale Savaşında bulunan Zeynep Mido Çavuş, bunlardan biridir. Ailesi Kosova’da bulunan ve savaşa katılmak üzere tek başına gelen Zeynep Mido Çavuş’un Şehit düştüğü ve İzmit’te heykelinin olduğunu iddia ediliyor. İşte Zeynep Mido Kosova’dan gelen ve Çanakkale’de bizzat savaşan kahraman bir Türk kadınıdır.

    Hemşire ERİCA: Hemşire Erica Doktor Ragıp Bey’in eşi olan Alman asıllı bir hemşiredir. Erica’nın Çanakkale Savaşı’nın en şiddetli anında köylü kadınlar arasında birliktelilik sağlamış orduya destek sağlamıştır Özellikle savaş arasında orduya kıyafet, yorgan, yastık, çadır, dikim orduya bizzat görev almış ve bunu başarmıştır. Sağladığı bir dikiş makinesiyle büyük hizmetler de bulunmuştur. Türk yararlılarının tedavi işlerinde hastanelerde hastanelerin baktığını gönüllü olarak kabul etmiştir.Çanakkale savaşları sırasında bizzat hastanede yaralıların başında iken düşmanın bombalarıyla şehit olmuş ve mezarı Çanakkale’de Yalova Köyü mezarlığındadır.

    Gazeteci WANDA ZEMBRZUSKA: Çanakkale Savaşında tek kadın gazeteci unvanı ile anılan bir kadındır.18 Mart 1915 sonrasında Çanakkale Savaşı’nın uzaması ile cepheye 50’yi aşkın gazeteci gönderilir. Bunlar arasında göreve başlayan Wvanda Zembrzuska, Bulgaristan’ nın Otro Gazetesi adına savaşı takip eder. Faal, çalışkan ve girişken bir gazetecidir. Bu bayan Gazeteci henüz 24 yaşındadır. İlk haberini 2 Eylül 1915’te Gazetesine ulaştırır.Bulgar gazeteci, Alman Paşa Lİman Von Sanders ile yaptığı görüşmede ise Sanders’in kendisine “cephede Kadın Muhabir olarak yapmaktan korkmuyor musunuz ?” sorusunu yönelttiğini aktarıyor.( 1 ), Çanakkale ve Kurtuluş Savaş’ımızın diğer cephelerinde bizzat savaşan ve sonra şehit olan bu kahraman kadınları rahmetle ve saygıyla anıyorum; mekânları cennet olsun diyorum.

    HEMŞİRE SAFİYE HÜSEYİN


    Elbette Çanakkale’de ve diğer savaşlarda savaşan kadınlarımız sadece bunlardan ibaret değildir Kara Fatmalar, Nene Hatunlar bunlardan sadece birkaçıdır.Şimdi beni en çok etkileyen ve hakkında roman yazılan Çanakkale’nin Kadın Kahramanı olan SAFİYE HÜSEYİN’ dır.Safiye Hüseyin Çanakkale Savaş’ında gönül bir hemşire olarak hizmet veren kahraman bir Türk kadınıdır.Bunu İsmail Bilgin’in kaleme aldığı TİMAŞ Yayınları arasında çıkan “Çanakkale’nin Kadın Kahramanları” adını taşıyan romanından öğreniyoruz.

    İsmail Bilgin, akıcı bir üslup, sade, yalın ve duru, açık bir Türkçe ile Çanakkale Savaşında görev alan bir hemşirenin dillere destan, ama pek bilenmeyen yönlerini anlatıyor. Şimdi sayın yazardan izin alarak bu kahraman hemşirenin Çanakkale’de ki hayat öyküsünü tüm çıplaklığı ile önümüze sergileyen romanın bazı bölümlerinden alıntılar yaparak, Çanakkale şehitlerimizle birlikte Hemşire Safiye Hüseyin’i bir kez daha rahmetle analım :<ı>“Hilal’i Ahmer Cemiyeti Başkanı Besim Ömer Paşa (Akalın), masasında otururken karşısında duran kadına büyük bir saygıyla baktı Ne diyeceğini bilemiyordu. Sözü eveleyip geveledikten sonra:

    “ Safiye kızım, iyi düşündün mü?” diye sordu.

    “<ı> Düşündüm efendim”.

    <ı>“Bak bu görev Balkan Harbindeki hizmetine benzemez, Marmara da cirit atan denizatlılar var. Çanakkale’ye giderken bunlardan birine rastlamanız mümkün. Sivil takaları, çektirmeleri, yelkenlileri bile batırıyorlar. Bu kadar büyük bir vapurun yaralıları almak için gittiğine inanmazlar. İnanmak istemezler. Yani torpillenip Çanakkale’ye gidememek de var. Burada kalıp yaralılarımıza hizmet erebilirsiniz… Sizin gibi birine çok ihtiyacımız var.(s.30) Hemşire Safiye Hüseyin İstanbul da Beyazıt Meydanında heyecan dolu bir konuşma yapar. Romanda adı geçen konuşmayı aynen alıntı yaparak sizlere sunuyorum:

    <ı>“Ömer Paşam, hakkımda ki düşünceleriniz için teşekkür ederim. Ancak ben kararlıyım. Ne pahasına olursa olsun Çanakkale’ye gideceğim. Bakın, gönüllüler hatta lise öğrencileri bir bir Çanakkale’ye gitmek için sırada beklerken, ben buradaki yaralıların bakımı için kalamam. Ayrıca İstanbul’un kadınları, başta arkadaşlardım Münire İsmail, Kerime Salohor, olmak üzere ellerinden geleni yapacaktır. Ben resmi vazifeden çok bir gönüllü olarak gitmek düşüncesindeyim efendim.

    <ı>Tehlike nedenli büyük olursa olsun. Artık kendi canımızı, hayatımızı düşünmek zamanı değildir. Siz de iyi biliniz ki, korkum yoktur. Yaraya, kana alışığım. Bu yüzden daha da yararlı olabilirim. Üstelik İngilizce, Fransızca ve Almanca biliyorum.

    <ı>“ Ya paşa babanız..Bu konuda ne diyor ?”.Ne diyecek? Ben bu kararımı ilk önce kendisine açtım zaten. O da benimle gurur duyduğunu ifade etti.”( s. 31)…(….) Bunca yaralıyı alıp getirmek gibi büyük bir vazifede yer almazsam asıl o zaman üzüleceğimi ifade etmek istedim.Ben gelincikler gibi , göz göz al güller gibi yarası olan nice yiğitlerimizin yarasını sarmak, merhem sürmek, gibi bir ulvi görevi yerine getirme mutluluğu içinde olacağım., diye seviniyorum.Her iyileştirdiğim yara, her sardığım yara benim için küçük bir madalya olacaktır…Bu hizmete koşarken hiç bir ödül beklemediğimi açık ve kesin bir dille ifade etmek isterim.” Diyordu Hemşire Safiye Hüseyin ..Safiye Hüseyin başıyla selam verip odadan çıkarken, Besim Ömer Paşa onun arkasında bakakaldı. Bir süre ayakta durduktan sonra koltuğuna oturdu.” Çanakkale Ah Çanakkale ” dedi. Yürekleri dağlayan, gönüllere kor düşüren, ” Çanakkale… Çocukları öksüz, anaları evlatsız, kadınları dul bırakan Çanakkale..Ballar balının yapıldığı yer Çanakkale..”

    <ı>“İsmail Bilgin Çanakkale’nin Kadın Kahramanları” adını taşıyan romanında Hemşire Hüseyin’in kahramanlığı ve sorumluluk bilinci içinde savaş anında yaralı olan ve hastane de tedavi gören erlerimize karşı son derece bir anne şefkatiyle askerlerimize hizmet vermektedir. Bu hizmeti de gönüllü olarak sürdürmektedir. İşte romanın bir bölümünde askerlerimize karşı duygularını bakınız ki nasıl sergiliyor: <ı>

    <ı>Doktor Münip Bey ve Safiye Hüseyin önlüklerini çıkardılar. Büyük çadırın içinde yavaşça ilerlemeye başladılar. Büyük çadırın içinde yavaşça ilerlemeye başladılar. Safiye Hüseyin her şeye dikkatle bakıyordu. Çadırda iki sıra halinde yataklar vardı. Her bir sırada on beş yatak diziliydi. Yataklar otla doldurulmuştu. Her iki yatağın arasında hareke etmeği, hizmeti ve bakımı kolaylaştırmak için 60–70 santim boşluk bırakılmıştı. Yataklar temiz sayılırdı. Beyazörtüleryeryer yaralardan akan kana bulanmıştı. Örtülerdekurumuşkan lekeleri vardı. Yaralıların üzerine kahverengi battaniyeler örtülmüştü. Bazı yaralıların üstü ise açıktı.