Çanakkale savaşında enver paşanın görevi Kendi uyarılarına aldırılmayarak savaşa girildikten sonra Mustafa Kemal’in ilk amacı orduda bir görev alıp vuruşmalara katılmak olur; bu düşünce ile Harbiye Nazırı Enver’e başvurup durur . Yazışmaların özeti şöyle toplanabilir : Mustafa Kemal’den Enver’e : ordu içinde rütbeme uygun herhangi bir görevin bana verilmesi... Enver’den Mustafa Kemal’e: Sizin için orduda daima bir görev vardır. Ancak Sofya ataşemiliterliğinde kalmanız daha önemli görüldüğü içindir ki sizi orada bırakıyoruz. Mustafa Kemal.’den Enver’e : Yurdun savunulmasıyla ilgili görevlerden daha önemli ve yüce bir görev olamaz. Arkadaşlarım savaş cephelerinde, ateş hatlarında bulunurken ben Sofya’da ataşemilirlik yapamam. Eğer birinci sınıf zabit olmak liyakatinden mahrum isem, kanaatiniz bu ise, lütfen açık söyleyiniz. Mustafa Kemal yazı ile bir savaş görevi istemekte olduğu gibi Sofya’dan geçen bu gibi işlerle ilgili kimseler yolu ile de Enver’e başvurmaktaydı. Mustafa Kemal bu başvurmasının karşılığını beklerken Süleyman Askeri Beyin Irak’a fiilî komutan yapıldığını öğrenir. Besbelli idi ki savaşı çabucak pek parlak başarılarla bitireceğini uman Enver kıskandığı ve çekemediği Mustafa Kemal’i kullanmak ve ona bir onur payı ayırmak istemiyordu. Durum daha böylece pek uzayabilirdi; onu değiştiren Sarıkamış yıkımı olmuştur. Bilindiği gibi bir yandan Almanlar, çok sıkışık bir durumda bulunan Avusturyalıların yükünü hafifletmek için Osmanlı’dan var gücü ile Ruslar üzerine yüklenmesini istiyorlardı, öbür yandan da kendini, bilgisizlik ve beceriksizliğine rağmen, Napoleon ayarında bir komutan sanan Enver’de büyük zaferler kazanmak ve İran’la Turan’ı ele geçirmek 'hırsı vardı. Bu istekler Sarıkamış yıkımını doğurmuştur. Bu vuruşmada yüz bine yakın bir Türk ordusunun pek büyük kısmı hiç bir sonuç alınmadan en çok soğuk ve açlıktan şehit olmuş, Kafkas cephesinin savunulması pek güçleşmiş ve Almanların isteyip umduklarının aksine olarak Ruslar, Osmanlı Kafkas ordusunun yok olmuş denecek bir duruma düşmesi üzerine o cephedeki bir çok birliklerini Alman ve Avusturya cephelerine doğru kaydırabilmişlerdir. 16 Ocak 1915 de Sarıkamış yıkımı bütün acılığı ile sona ermiş bulunuyordu, Enver 'büsbütün şaşkın bir durumdaydı, Erzurum valisi Tahsin (Özer) e: «Zaten bu kalabalık orduyu bu yoksul bölgede besleyemezdik, onu yiyeceği bol bir bölgeye yerleştirmek istedim, olmadı» demeye varan bir dil kullanır. Yine Tahsin Özer’in anlattığına göre Yavuz (Goıben) gemisinin kendisini almak üzere Trabzon’a gönderilmesini ister; Talat ,bu savaş gemisinin tehlikeye düşmemesi düşüncesiyle olacak, onu göndertmez. Bu olayı Ocak ayında 'kış, kar ve kıyamet içinde yolsuz bölgeleri karadan aşıp İstanbul’a gelmek zorunda bırakılan Enver’in maneviyatını büsbütün kırar ve onda «acaba İstanbul'da benim aleyhimde ne gibi tertipler yapılıyor» kuşkusunu uyandırır. İşte o ezik ve meraklı durumu sırasında, Atatürk’ün anlattığına göre, daha Doğu’da iken harbiye nezareti müsteşar vekili olan İsmail Hakkı Paşa’ya bir tel çekerek Mustafa Kemal’in tümen komutanı yapılması buyruğunu yollar. Sarıkamış saldırısının başlarında, işin bu kadar çocukça düzenlenmiş olduğunu akıllarına getirmeyen Ruslar çok kaygılanmışlar ve İngilizlerden donanmalarıyla Türkleri ürkütüp kuvvetlerinin bir kısmını Kafkasya’dan çekmeye mecbur edecek bir harekette bulunmalarını istemişlerdi. Bu istek Çanakkale seferinin 'başlamasına yol açacaktır. Tarihin garip cilvesi, aynı Sarıkamış olayı şaşkın ve çok kaygılı bir duruma düşen Enver’i Mustafa Kemal'e bir tümen komutanlığı vermeye sevk etmiştir. Eğer bu deyiş caizse: Sarıkamış, Çanakkale seferinin açılmasına ve hiç olmazsa o sırada açılmasına sebep olmuş bir zehir, fakat aynı zamanda Mustafa Kemal’i orduda faal bir hizmete getirmiş ve onun Çanakkale savunmasıyla İstanbul’u kurtarmış bir panzehir olmuştur . Mustafa Kemal İstanbul’a geldikten sonra Enver’i gördüğünde ondan : «Şimdi durum nasıldır» diye sorar, o da bilinen pervasızlığı ile : «çok iyidir» der.