Cafer-i Sadık (r.a) Hayatı

Konusu 'İslam büyüklerinin hayatları' forumundadır ve Lasey tarafından 6 Ocak 2017 başlatılmıştır.

  1. Lasey

    Lasey Admin

    CA'FER-İ SADIK

    (83-148/700-769)

    İmamiyye* mezhebinin kabul ettiği oniki imamın altıncısı. Künyesi Ca'fer es-Sadık Muhammed Bakır b. Ali b. Hüseyin b. Ali b. Ebî Talib'tir. Babası, Muhammed Bakır'ın yerine imamete geçmiştir. Oniki imamın altıncısıdır. Hz. Hüseyin'in şehit edilmesinden sonra Peygamber çocukları siyasetle uğraşmamışlar; kendilerini ilme vermişlerdir. Bu evde yetişen Ca'fer de kendini ilme verdi; fıkıh, hadis, ve öteki şer'î ilimler yanında kimya ve diğer ilimleri de tahsil etti. Talebesi Tarsuslu İbn Hayyan'ın, Cafer'in beşyüz risalesini toplayarak bin yaprak tutan bir kitap yazdığı rivayet edilir. (İbn Hallikan, Vefeyatü'l-A yan, Mısır 1948, I, 291).

    Cabir İbn Hayyan, Ca'fer-i Sadık'tan çok yararlanmış, ondan itikad ve iman usulünü öğrenmiş bunun yanında maddî varlıkların tabiatı ve özelliklerine ve bunların birbirine karıştırılmasına (eczacılık-simya) dair bilgiler de almıştır. Cabir'in Ca'fer'den ilim öğrenmek için belirli bir saati vardı. O saatte, İmamın yanına ondan başkası giremezdi. Risalelerinin büyük kısmını hocası Ca'fer'in adına yazmıştır (Muhammed Ebu Zehra, el-İmamü's Sadık, 77).

    Ebû Hanife, İmam Malik ve Süfyan-ı Sevrî gibi büyük bilginler Ca'feri Sadık'tan ilim öğrenmiş ve hadis rivayet etmişlerdir. Ca'fer-i Sadık fazla konuşmazdı. Süfyan-ı Sevrî, Ca'fer'i ziyarete gitmiş; uzun süre sustuğunu görünce konuşmasını rica etmiş; bunun üzerine Ca'fer şöyle demiştir: "Allah'ın nimetine şükret; şükür, nimetin artmasına vesîle olur. Nimet verildiği zaman da istiğfara devam et. Devletin zulmüne karşı da La havle vela kuvvete illa billah de."

    Ebû Hanife de, Hicaz'a gidip, iki yıl Ca'fer'in yanında kalmış, ondan çok şeyler öğrenmiş ve bu iki yıl için "Eğer iki yıl olmasaydı Nûman mahvolurdu" demiştir (Ebû Zehra, a.g.e., s. 37-39).

    İmam Ca'fer'in ilmi önce kesbî olarak başlamış, sonra vehbî ilimle desteklenmiş, ilhama mazhar olmuştur. Bu yüzden İmamiye mezhebi mensupları, imamların ve bu arada Ca'fer-i Sadık'ın hatadan salim olduğu inancındadır. Her biri yıldızlar gibi olan ashab-ı kiram'ın bile görüş ve ictihadlarında zaman zaman hata ettikleri olmuştur. Sahabeden sonra gelen imamların ilham dışındaki sözlerinde yanılması mümkündür. Cafer-i Sadık da insandır, masum değildir. Çünkü ismet (masumluk) sıfatı yalnız peygamberlere mahsustur.

    Ca'fer-i Sadık, ahlak, fazilet ve takvada ileri idi. İmam Malik onun hakkında şöyle der: "O, üç halde bulunurdu: Ya namaz kılar, ya oruç tutar, veya Kur'an okurdu. Hiç bir zaman temiz olmadan Allah'ın Rasûlü'nü ağzına almazdı. Boş yere konuşmazdı. Kendisini her gördüğümde kalkar, altındaki minderi bana verirdi." (Ebû Zehra, a.g.e., s. 77).

    Alta yün, üste ipekli giyerdi. Süfyan ona "Bu senin ve babalarının elbisesi değildir" deyince Ca'fer ona "O zaman darlık zamanı idi. Şimdi genişlik zamanıdır. Şimdi herşey bol." demiş, sonra cübbesini açıp alttan beyaz yünlü elbisesi görününce, "İşte" demiş "Allah için giydiğimiz elbise budur. Bu üstteki de sizin için giydiğimiz elbisedir. Allah için olanı gizledik. Sizin için olanı gösterdik." (Hilye, III, 193; el-Kevakib, I, 95).

    İmamiye, Ca'fer-i Sadık'ın bazı vehbî ilimlere sahip olduğunu, Hz. Peygamber'in bu ilmi Hz. Ali'ye verdiğini, Hz. Ali'den Ali Zeynelabidin'e, ondan Muhammed Bakır'a, ondan da Ca'fer-i Sadık'a geçtiğini, bu ilmin "cifr ilmi"* olduğunu söyler. Cifr ilmi, harflerin ilmidir. Cafer'i Sadık'ın cifr'i bildiği ve onu şöyle tarif ettiği bildirilir: "O, deriden bir kaptır. Onda, peygamberlerin ve İsrailoğulları bilginlerinin bilgisi vardır." (Seyyid Hüseyin Muzaffer, es-Sadık, 109).

    Bu gibi rivayetler genellikle Kuleynî yoluyla gelmektedir. Kuleynî, Ca'fer-i Sadık'ın, gûya Kur'an'da eksiklikler veya ilaveler bulunduğunu söylediğinden bahs eder ki; Murtaza Tûsî, büyük İmamiye bilginleri onu yalanlamışlar ve Cafer-i Sadık'dan bunun aksini rivayet etmişlerdir. Ebû Hanife ve İmam Malik, Ca'fer-i Sadık'ın görüşlerine muttali olmuş, ancak yukarıdaki cifr ilmi vb. iddialar onların eserlerinde yer almamıştır.