Büyünün tanımı ve mahiyeti nedir?

Konusu 'Dini sohbetler' forumundadır ve Adile tarafından 29 Mayıs 2013 başlatılmıştır.

  1. Adile

    Adile Admin

    Büyünün Tanımı ve Mahiyeti

    Sihir ve büyünün tarihi insanlık tarihi kadar eskidir. Vahyin etki alanından uzaklaşan insanlar¸ bunu insanları etki altında bulundurma ve sömürme yolu olarak kullanmışlardır. Hayatın bir takım zorluk ve çıkmazları karşısında sihir zaman zaman çare olarak da görülmüştür. Bazen de düşmanlık beslenilen kimselere kötülük yapmak için bu yola başvurulmuştur. Bu yüzden İslâm büyüye karşı tavır almış ve onu büyük günahlardan saymıştır. Çünkü sihirde hakkı bâtıl¸ bâtılı hak; hakikati hayal¸ hayali hakikat gösterme uğrunda ortaya konan esrarengiz bir yanıltma çabası vardır. Tarihte sihirbazlar¸ kendilerinde gizli güçler vehmettirerek peygamberlere alternatif olmaya çalışmışlardır. Sihrin en büyük kötülüğü insanları¸ tamamen insanlığın hayrına olan vahyin aydınlığından büyünün karanlık dünyasına çekmesidir. Bu yüzden vahye tepki gösteren ve ona inanmayan kâfirler¸ kendilerini haklı çıkarabilmek ve Allah'ın elçilerini yalanlamak için onları büyücülükle suçlamışlardır. Büyücülükle suçlanan peygamberler arasında Hz. İsa (a.s.) (61/Sâf¸ 6)¸ Hz. Musa (a.s.) (43/Zuhruf¸ 49)¸ (51/Zâriyat¸ 39)¸ Hz. Süleyman (a.s.) (2/Bakara¸ 102)¸ Hz. Muhammed (s.a.v.) (15/Hicr¸ 6) zikredilmektedir. İnanmayanların bütün peygamberleri büyücülükle suçladıkları da görülmektedir. (51/Zâriyat¸ 52).

    Arapça'da "sihir" kelimesiyle ifade edilen büyü¸ din ile ilgisi olmayan dualarla ve hareketlerle ruh üzerine tesir yapmaktır. Bu kelime¸ gözbağcılık ve hile yoluyla insanları manyetize ederek tabiat kanunlarına aykırı olaylar ortaya koyma sanatını ifade etmek için kullanılır. Bu yüzden büyü şöyle tarif edilmiştir: Herhangi bir çıkar uğruna başkasına zarar vermeye yönelik meşru olmayan yollarla bir takım gizli kuvvetleri yönlendirerek yapılan ve gerçeğe uymayan gözbağcılık¸ düzenbazlık¸ oyunculuk şeklindeki işlerdir.

    Büyücülük¸ İslâm'dan önce Araplar'da¸ Rumlar'da¸ Hintliler'de¸ Mısırlılar'da yaygın idi. Özellikle Hz. Musa (a.s.) zamanında büyücülük itibarlı bir meslek idi. Hz. Süleyman (a.s.) zamanında da yaygındı. Bu yüzden Kur'ân büyüden ve büyücülerden bahsetmekte ve Kur'ân'da "sihir" kelimesi değişik türevleriyle 57 defa geçmektedir. Konuyla ilgili en uzun âyet şöyledir: "Süleyman'ın hükümranlığı hakkında onlar¸ şeytanların uydurup söylediklerine tâbi oldular. Hâlbuki Süleyman büyü yapıp kâfir olmadı. Lâkin şeytanlar kâfir oldular. Çünkü insanlara sihri ve Babil'de Hârut ile Mârut isimli iki meleğe indirileni öğretiyorlardı. Hâlbuki o iki melek¸ herkese: ‘Biz ancak imtihan için gönderildik¸ sakın yanlış inanıp da kâfir olmayasınız'¸ demeden hiç kimseye (sihir ilmini) öğretmezlerdi. Onlar¸ o iki melekden¸ karı ile koca arasını açacak şeyleri öğreniyorlardı. Oysa büyücüler¸ Allah'ın izni olmadan hiç kimseye zarar veremezler. Onlar¸ kendilerine fayda vereni değil de zarar vereni öğrenirler. Sihri satın alanların (ona inanıp para verenlerin) ahiretten nasibi olmadığını çok iyi bilmektedirler. Karşılığında kendilerini sattıkları şey ne kötüdür! Keşke bunu anlasalardı!"[Bakara¸ 2/102.]

    Bu âyette yer alan sihrin mahiyeti¸ iki meleğin ne öğrettiği ve sihrin tesiri konusunda farklı yorumlar yapılmıştır. Âyetten alınması gereken birkaç net mesaj şunlardır: Hz. Süleyman (a.s.) devrinde sihirbazlık yaygındır. Hatta o dönemde Hz. Süleyman'ın rüzgâra hükmetmesi¸ kuşlarla konuşması ve güçlü bir saltanat oluşturması inanmayanlar tarafından hep sihirle izah edilmiştir. Onun bunları sihir bilgisi sayesinde yaptığı yayılmıştır.[Zemahşerî¸ Keşşâf¸ I¸ 85.] Tahrif edilmemiş Tevrat¸ büyüyü şiddetle yasaklamış ve onu puta tapmakla eşdeğer saymıştır. Buna rağmen Tevrat'a sırt çeviren Yahudiler büyücülüğü meslek haline getirmişlerdir. Bu yüzden âyet esasen Hz. Süleyman'ın bu işlerden beri olduğunu ifade etmek¸ sihrin kötü bir iş olduğunu anlatmak ve büyücülerin Allah'ın izni olmadan kimseye zarar veremeyeceklerini anlatmak için nâzil olmuştur. Özellikle ayette¸ eşler arasını bozmak için bu yollara başvurmanın çirkinliğine ve bunun şeytan işi olduğuna dikkat çekilmektedir.